sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Nisan, 2013

Veda


Önceki pazar günü, hiç beklemediğimiz bir şekilde 11 yıllık ev arkadaşımızı, artık kızımız gibi olan Sindi' mizi kaybettik...


Şimdi geriye onlarca resim, video ve hatıra kaldı...


Tüm hayvanalrı seviyorum, Tarçın'ımız ve Lokum'umuz da var ama Sindi hep ayrıydı; bundan sonra da yerine başkasını koyamayacağız...

Zaman geçtikçe her ölüme alışılıyor belki ama şu iki üç cümleyi yazmak bile hala zor geliyor...


Kaybetmeye hazır değildik ama ne yapalım, mecburen "Güle güle kuzuzcuk"...

02 Ocak, 2013

İlk Gün

Yıl nasıl başlarsa öyle gider deyip 1 Ocak günü giyindik, sarındık, aldık kuçularımızın ikisini ve dağlara doğru yürüyüşe çıktık.



Alttaki resimde sağ taraftaki dağda bir kaya var, onun yan tarafında da görünmese de bir çam ağacı. O çam için oraya "tek çam" deniyor. İşte biz de o tek çama gittik.

Bu şehrin özelliği de dağları bembeyaz olsa da şehrin yağışsız olması. Yani doğuda olsak da "kar tatili" bir hayal bizim için.




Vee bütün gün bizim kızı ağına düşürmeye çalışan Tarçın Bey manzarayı seyrediyor gibi görünse de başka işlerle meşgul >.<

Yeni yılda abur-cubursuz beslenme kararımı henüz uygulamaya başlayamasam da daha çok hareket, daha çok spor kararımı böylece başlatmış oldum. Devamı gelir umarım :)


24 Eylül, 2012

Pazar

Dün günlerden pazardı; dinlenmenin, başlayacak haftanın enerjisini toplamanın günü. Peki biz ne yaptık?


1 saat boyunca bu havuzda yüzdük, kahvaltımızı hakettik! Küçücük şehrimizde tam olimpik bir havuz bulunması öyle büyük bir şans ki...



Kahvaltıyı eritmemiz lazımdı, biz de dağcılık kulübünün hocasını da yanımıza alıp dağın üzerinde çıkıntı şeklinde bir kaya var ya, 2,5 saatte oraya tırmandık! Defalarca "Burada ayağım kaysa aşağıdan parçalarımı bulabilirler mi acaba" diye düşünsem de aşağıya değil yukarıya bakmaya çalışarak zirvedeki kayaya çıktım. Benim gibi yükseklik korkusu had safhada olanlara göre değil bu işler ama ne yapalım...


Yorgunluktan sürünerek dağdan indik, tozumuzdan arınıp tekrar motora atladık ve şehre 30km mesafedeki şelaleye gittik.


Şelalenin yanındaki restaurant öyle güzel tavuk ve balık yapıyor ki, 3 haftadır her haftasonu oradayız; yağışlar ve dondurucu soğuklar başlamadan mümkün olduğunca keyfini çıkartmaya çalışıyoruz. Dağda dibine vuran enerjimizi yerine doldurup üzerine bir de tatlı yemiştik ki bir baktım 21.30'da uyuyakalmışım :)

Umarım sizin pazarınız da mutlu, huzurlu ve enerjik geçmiştir!

23 Temmuz, 2011

Sağlıklı Oje

Aseton tırnak yapısını bozuyor, soyulmasına, güçsüzleşmesine sebep oluyor diye ojelerimi çıkartırken aseton yerine asetonsuz oje çıkartıcı kullanmaya dikkat ettiğimden burada bahsetmiştim. Kısa sürede bu tercihimin faydasını da gördüm zaten. Bir de dikkat edilmesi gereken ojenin içeriğinde bulunabilen zararlı maddeler var, her ne kadar genellikle bizim için renk ve kıvam gibi özellikler maalesef sağlıktan daha öncelikli olsa da...

Son zamanlarda yerli markaların ojeleri arasında en çok severek kullandığım Pastel ojelerin içeriğinde zararlı maddelerin bulunmadığını, üstelik de hayvanlar üzerinde test edilmediğini okuyunca çok sevindim.

Eh, artık birbirinden güzel yaz renklerini iç rahatlığıyla sürüp güzelleşmeye devam :D

 

05 Temmuz, 2011

L'oreal Professionnel ile Saç Dopingi



 

"Her gün 2 saat havuzun kloruna maruz kalmaktan saçlarım yıpranacak" diye düşünmeye başlar başlamaz karşıma L'oreal Professionnel serisi, hem de çileğe göre bile ucuz fiyatlarla çıktı. Çıktı da, birkaç pürüz var:

* Saçlarım2 haftadır düzenli olarak klorda kalmasına rağmen henüz sağlıksız görünmüyorlar.

* L'orealin sadece kuaförlerde satılan bu serisinin daha önce hiçbir ürününü kullanmadım, genelde sitelerde iyi yorumlar okuyorum ama hiçbir işe yaramıyor diyenler de var. Ürünler hakkında fikri olan varsa, ses verse harika olur :)

*Alacağım yerde bana uygun olduğunu düşündüğüm serinin şampuanı hem 500ml hem de 1500ml olarak var. Hatta saç kremi de var. Buraya kadar güzel. Ama yorumlarda hep saç kremi ile değil maskeyle daha iyi sonuç alındığı yazılmış, alacağım yerde yıpranmış saçlar serisinin değil kuru ve cansız saçlar serisinin maskesi var.

 


 



 


Amaç saçlarımı bugünlerde klordan-havuz suyundan, gelecek ay içinde de deniz-kum-güneş etkisinden koruyup yıpranmasını engellemek. Yaz sonrasında da artık egzozdan, hava kirliliğinden birşeylerden korur :D O yüzden yıpranmış saçlar için olan Absolut Repair serisinin şampuanını almayı düşünüyorum. Ama bu serinin saç maskesi alacağım yerde yok, mantıklı tek alternatif de kuru ve hassas saçları besleyeceğini vaadeden Intense Repair serisinin maskesi.

Karar veremedim, şampuanı Absolut Repair (yıpranmış saçlar için), saç maskesini de Intense Repair (kuru ve cansız saçlar) serisinden alsam ürünlerin yapacağı etkiyi değiştirmiş olur muyum, iki farklı seriden ürünü birlikte kullanmak absürd mü olur?

 

Resim, resim , resim

17 Şubat, 2011

Uni Asetonsuz Oje Temizleyici

Hepimiz az ya da çok oje sürmeyi seviyoruz, hatta aramızda kıyafetine göre oje sürmek yerine ojesine göre giyinenler de olabilir (kim acaba!).

Rengarenk tırnaklar, son yıllarda çıkan birbirinden güzel renkteki ojeler güzel ama tırnaklarımızın gittikçe güçsüzleştiği ve yapısının bozulduğu da bir gerçek. Birçoğumuz zararlı maddeler içermeyen markalardaki ojeleri tercih etmeye çalışıyoruz, ucuz bir oje alacağımız zaman da en azından bilmediğimiz uhu kokulu kalitesiz ojeler yerine FlorMar, Pastel, Golden Rose gibi bilindik markaları tercih ediyoruz.

Tırnağımızın yapısını bozan şey ise ojelerden ziyade ojeyi temizlerken kullandığımız aseton. Ben uzun zamandır Parmex aseton kullanıyordum ama bir yandan da aseton içermeyen oje çıkartıcılara bakınıyordum. Geçtiğimiz hafta Uni marka asetonsuz oje temizleyiciyle karşılaştım ve aldım.

Uni asetonsuz oje temizleyicinin ojeyi çıkartma konusunda kullandığımız asetondan bir farkı yok. İkisi de aynı miktarda ürünle bütün ojeyi çıkartabiliyor. Uni'nin avantajı tırnağın yapısını bozan asetonu içermemesi. Dezavantajı ise ,en azından bana, göre çok parfümlü olması. Yakıcı aseton kokusuna artık burnum alışmıştı ama bu parfüm kokusu fazla geliyor. Yine de asetonsuz olması bence büyük bir artı ve onun hatrına kokusuna katlanıyorum.

Eğer siz de aseton kullanmak istemiyor ya da tırnaklarınızdaki soyulmalardan-güçsüzleşmelerden ojeleri sorumlu tutuyorsanız bir de bu asetonsuz oje temizleyiciyi deneyin derim.

Uni Asetonsuz Oje Temizleyici

Hepimiz az ya da çok oje sürmeyi seviyoruz, hatta aramızda kıyafetine göre oje sürmek yerine ojesine göre giyinenler de olabilir (kim acaba!).

Rengarenk tırnaklar, son yıllarda çıkan birbirinden güzel renkteki ojeler güzel ama tırnaklarımızın gittikçe güçsüzleştiği ve yapısının bozulduğu da bir gerçek. Birçoğumuz zararlı maddeler içermeyen markalardaki ojeleri tercih etmeye çalışıyoruz, ucuz bir oje alacağımız zaman da en azından bilmediğimiz uhu kokulu kalitesiz ojeler yerine FlorMar, Pastel, Golden Rose gibi bilindik markaları tercih ediyoruz.

Tırnağımızın yapısını bozan şey ise ojelerden ziyade ojeyi temizlerken kullandığımız aseton. Ben uzun zamandır Parmex aseton kullanıyordum ama bir yandan da aseton içermeyen oje çıkartıcılara bakınıyordum. Geçtiğimiz hafta Uni marka asetonsuz oje temizleyiciyle karşılaştım ve aldım.

Uni asetonsuz oje temizleyicinin ojeyi çıkartma konusunda kullandığımız asetondan bir farkı yok. İkisi de aynı miktarda ürünle bütün ojeyi çıkartabiliyor. Uni'nin avantajı tırnağın yapısını bozan asetonu içermemesi. Dezavantajı ise ,en azından bana, göre çok parfümlü olması. Yakıcı aseton kokusuna artık burnum alışmıştı ama bu parfüm kokusu fazla geliyor. Yine de asetonsuz olması bence büyük bir artı ve onun hatrına kokusuna katlanıyorum.

Eğer siz de aseton kullanmak istemiyor ya da tırnaklarınızdaki soyulmalardan-güçsüzleşmelerden ojeleri sorumlu tutuyorsanız bir de bu asetonsuz oje temizleyiciyi deneyin derim.

05 Ocak, 2011

The Nail Job Bağdat Caddesi'nde!

Geçen yıl kendimi rahatlatmak, şımartmak için ufak tefek mutluluk sebepleri aradığım zamanlardı... The Nail Job'ın resimleriyle karşılaşmıştım.


Şimdi orada olsam, ben ortamın keyfini çıkartırken biri ellerime bakım yapsa, ayaklarım aromalı sularda dinlenirken tek derdim hangi renk oje sürüleceğini seçmek olsa diye hayal etmiştim... Şimdi bile hayal ederken gevşiyorum, farkına varmadan gülümsemeye başlıyorum =)


İstanbul'a gittiğimde uğranacak yerler listemde The Nail Job da vardı ama maalesef kaldığımız yere uzak kalıyordu, kısa süreli tatillerimizde fırsat bulup gidememiştim. Özellikle manikürü kesme değil itme yöntemiyle yapmaları ve kalitesi düşünüldüğünde uygun fiyata yapılan bu manikürün kocaman bir içeriği olması (Tırnakların kısaltılması ve şekillendirilmesi,tırnak banyosu, tırnak etinin giderilemesi, tırnak banyosu, tırnak yüzeyinin parlatılası, Alessandro tırnak eti terapisi, Alessandro lotus içerikli tırnak bakımı, Alessandro nemlendirici el kremi, el masajı ve Alessandro yada Essie oje) aklımı çeliyordu! Fiyatların tamamını ve hangi hizmetlerin verildiğini görmek için işte menü =))


Neyse ki bu ulaşım sorunu da ortadan kalkmış oldu, Nail Job Bağdat Caddesi şubesini açmış, çok yakınımıza gelmiş =)


Benim için geriye bir tek İstanbul'a uçmak kaldı, eğer siz zaten İstanbuldaysanız kendinize arada bir böyle güzel bir hediye vermek hiç de fena olmaz ;) İşte yeni The Nail Job'ın tam yeri:

The Nail Job Bağdat Caddesi'nde!

Geçen yıl kendimi rahatlatmak, şımartmak için ufak tefek mutluluk sebepleri aradığım zamanlardı... The Nail Job'ın resimleriyle karşılaşmıştım.


Şimdi orada olsam, ben ortamın keyfini çıkartırken biri ellerime bakım yapsa, ayaklarım aromalı sularda dinlenirken tek derdim hangi renk oje sürüleceğini seçmek olsa diye hayal etmiştim... Şimdi bile hayal ederken gevşiyorum, farkına varmadan gülümsemeye başlıyorum =)


İstanbul'a gittiğimde uğranacak yerler listemde The Nail Job da vardı ama maalesef kaldığımız yere uzak kalıyordu, kısa süreli tatillerimizde fırsat bulup gidememiştim. Özellikle manikürü kesme değil itme yöntemiyle yapmaları ve kalitesi düşünüldüğünde uygun fiyata yapılan bu manikürün kocaman bir içeriği olması (Tırnakların kısaltılması ve şekillendirilmesi,tırnak banyosu, tırnak etinin giderilemesi, tırnak banyosu, tırnak yüzeyinin parlatılası, Alessandro tırnak eti terapisi, Alessandro lotus içerikli tırnak bakımı, Alessandro nemlendirici el kremi, el masajı ve Alessandro yada Essie oje) aklımı çeliyordu! Fiyatların tamamını ve hangi hizmetlerin verildiğini görmek için işte menü =))


Neyse ki bu ulaşım sorunu da ortadan kalkmış oldu, Nail Job Bağdat Caddesi şubesini açmış, çok yakınımıza gelmiş =)


Benim için geriye bir tek İstanbul'a uçmak kaldı, eğer siz zaten İstanbuldaysanız kendinize arada bir böyle güzel bir hediye vermek hiç de fena olmaz ;) İşte yeni The Nail Job'ın tam yeri:

29 Ekim, 2010

Çifte Bayram


Bugün hepimiz için önemli bir gün, Cumhuriyet Bayramı, herkesin bayramı kutlu olsun. Daha kaç yaşını kutlayabileceğiz cumhuriyetin bilemiyorum ama en azından 87. yaşı kutlu olsun.


Bu günler Deniz için de bir bayram sevinciyle geçiyor olmalı, çünkü şurada bahsettiğim gibi minik kızı erken doğmuştu hatırlarsanız. Ama hayata tutunmuş ve herşey normal devam ediyormuş, bu da son günlerde aldığım en güzel haber oldu galiba =) İnşallah herşey güzel devam eder.

Çifte Bayram


Bugün hepimiz için önemli bir gün, Cumhuriyet Bayramı, herkesin bayramı kutlu olsun. Daha kaç yaşını kutlayabileceğiz cumhuriyetin bilemiyorum ama en azından 87. yaşı kutlu olsun.


Bu günler Deniz için de bir bayram sevinciyle geçiyor olmalı, çünkü şurada bahsettiğim gibi minik kızı erken doğmuştu hatırlarsanız. Ama hayata tutunmuş ve herşey normal devam ediyormuş, bu da son günlerde aldığım en güzel haber oldu galiba =) İnşallah herşey güzel devam eder.

30 Eylül, 2010

Annemi İstiyorum!

Annemi İstiyorum!

28 Eylül, 2010

TBS- Kenevirli Dudak Koruyucu

Haftasonu Ankara'ya gittiğimizde dudaklarım sefil durumdaydı... Normalde en soğuk kış günlerinde bile kolay kolay kurumazlar ama haftasonu yırtık pırtık bir haldeydiler. Okulların başlamasının getirdiği gerginlik, haftalardır spora gitmemenin verdiği suçluluk, aylar sonra çok özlediğim Ankara'da olmanın verdiği heyecan birleşince farkında olmadan kemire kemire mahvetmişim zavallıcıkları...



O zavallılara bir çözüm bulmak için The Body Shop' uğradım, şansıma kenevir serisinde bir alana ikicisi bedavaydı. Daha önce yazdığım şu yazıda kenevir serisininin body butter konusunda ne kadar etkili ve kötü kokulu olduğunu yazmıştım. Beni ancak kenevir kurtarır dedim, 12.90'a iki tane kenevirli dudak koruyucu kaptım.


Bütün seri gibi bu dudak koruyucu da güzel kokmaktan uzak. Kokusu bence aynı kır papatyasına benziyor, aynı acı ot kokusu. Ama bu defa koku beni rahatsız etmedi tam tersine papatyaları hatırlattığı için güzel geldi. Dudaklarımı hemen toparladı, beklediğimden çok daha iyi ve hızlı sonuç verdi. Kış için bir kenara koymak lazım, hem yuttuğumda içim rahat olacak kadar doğal hem de etkili. Üstelik kampanyadayken fiyatı da gayet güzel;)

TBS- Kenevirli Dudak Koruyucu

Haftasonu Ankara'ya gittiğimizde dudaklarım sefil durumdaydı... Normalde en soğuk kış günlerinde bile kolay kolay kurumazlar ama haftasonu yırtık pırtık bir haldeydiler. Okulların başlamasının getirdiği gerginlik, haftalardır spora gitmemenin verdiği suçluluk, aylar sonra çok özlediğim Ankara'da olmanın verdiği heyecan birleşince farkında olmadan kemire kemire mahvetmişim zavallıcıkları...



O zavallılara bir çözüm bulmak için The Body Shop' uğradım, şansıma kenevir serisinde bir alana ikicisi bedavaydı. Daha önce yazdığım şu yazıda kenevir serisininin body butter konusunda ne kadar etkili ve kötü kokulu olduğunu yazmıştım. Beni ancak kenevir kurtarır dedim, 12.90'a iki tane kenevirli dudak koruyucu kaptım.


Bütün seri gibi bu dudak koruyucu da güzel kokmaktan uzak. Kokusu bence aynı kır papatyasına benziyor, aynı acı ot kokusu. Ama bu defa koku beni rahatsız etmedi tam tersine papatyaları hatırlattığı için güzel geldi. Dudaklarımı hemen toparladı, beklediğimden çok daha iyi ve hızlı sonuç verdi. Kış için bir kenara koymak lazım, hem yuttuğumda içim rahat olacak kadar doğal hem de etkili. Üstelik kampanyadayken fiyatı da gayet güzel;)

16 Eylül, 2010

'Beşi Bir Yerde'm :))

Hatırlıyor musunuz bilmiyorum ama bundan birkaç yıl önce, kekik-mate-biberiye-yeşil çay-funda otundan oluşan zayıflama çayı karışımı çok meşhur olmuştu. Aktarlarda kapış kapış bu beş bitki satılmış, fiyatları da tabii ki tavan yapmıştı. Haberlerde bile günlerce "mucizevi zayıflama çayı" diye günlerce çıkmıştı.



Ne de olsa her kadının sürekli verilecek 300-500 gramı ya da 3-5 kilosu vardır, onu da en güzeli sporla terleyerek ya da aç kalarak değil böyle mucizelerle vermektir :)

Meşhur "Beşi bir yerde" karışımı da her kilo verdiren mucize gibi yenisi çıkınca ününü kaybetti gitti :) Yine de içindeki bitkilerin genel olarak metabolizmayı hızlandıran ve idrar söktüren etkileri olduğu bir gerçek.



Benim gibi böyle bitki çaylarını seven ama iş yerinde güzelce dememe imkanı olmayan ya da evde arada bir evdeyken üşenenler için sallama çaylar (tam tadı vermese de) güzel bir alternatif. Üstelik bu tür çayları karıştırma oranları da önemli ve bununla uğraşmak zorunda kalmıyorsunuz.

Dün markette Doğadan'ın "Beşi Bir Yerde" çayını görünce hemen aldım. Acaba meşhur olduğu zaman çıkmıştı da ben mi fark etmemiştim diye düşündüm ama üretim tarihinin Ağustos 2010 olması ve web sitelerinde de görünmemesi yeni çıktığını düşündürdü.



Tadı bence güzel, bitki çayları-kokuları konusunda hassas olanları bile rahatsız edeceğini zannetmiyorum.

Zaten düzenli olarak spor yapmaya çalışıyorum ve hayatım yediklerime sürekli dikkat ederek geçiyor... 3-5 gün sporu bırakıp çikolataya dadansam hooop kilo alıyorum çünkü. Eh, ben çaba gösterirken bir çay da arkadan bana destek çıksa, azıcık yardımcı olsa hiç de fena olmaz değil mi;)

'Beşi Bir Yerde'm :))

Hatırlıyor musunuz bilmiyorum ama bundan birkaç yıl önce, kekik-mate-biberiye-yeşil çay-funda otundan oluşan zayıflama çayı karışımı çok meşhur olmuştu. Aktarlarda kapış kapış bu beş bitki satılmış, fiyatları da tabii ki tavan yapmıştı. Haberlerde bile günlerce "mucizevi zayıflama çayı" diye günlerce çıkmıştı.



Ne de olsa her kadının sürekli verilecek 300-500 gramı ya da 3-5 kilosu vardır, onu da en güzeli sporla terleyerek ya da aç kalarak değil böyle mucizelerle vermektir :)

Meşhur "Beşi bir yerde" karışımı da her kilo verdiren mucize gibi yenisi çıkınca ününü kaybetti gitti :) Yine de içindeki bitkilerin genel olarak metabolizmayı hızlandıran ve idrar söktüren etkileri olduğu bir gerçek.



Benim gibi böyle bitki çaylarını seven ama iş yerinde güzelce dememe imkanı olmayan ya da evde arada bir evdeyken üşenenler için sallama çaylar (tam tadı vermese de) güzel bir alternatif. Üstelik bu tür çayları karıştırma oranları da önemli ve bununla uğraşmak zorunda kalmıyorsunuz.

Dün markette Doğadan'ın "Beşi Bir Yerde" çayını görünce hemen aldım. Acaba meşhur olduğu zaman çıkmıştı da ben mi fark etmemiştim diye düşündüm ama üretim tarihinin Ağustos 2010 olması ve web sitelerinde de görünmemesi yeni çıktığını düşündürdü.



Tadı bence güzel, bitki çayları-kokuları konusunda hassas olanları bile rahatsız edeceğini zannetmiyorum.

Zaten düzenli olarak spor yapmaya çalışıyorum ve hayatım yediklerime sürekli dikkat ederek geçiyor... 3-5 gün sporu bırakıp çikolataya dadansam hooop kilo alıyorum çünkü. Eh, ben çaba gösterirken bir çay da arkadan bana destek çıksa, azıcık yardımcı olsa hiç de fena olmaz değil mi;)

04 Eylül, 2010

TBS- Hemp Body Butter

Cildim kuru olmaktan çok uzak olsa da bacaklarımdaki deri pul pul dökülmeye yaz-kış müsait. Özellikle yazın, tuzlu su-klorlu su-güneş bir araya gelince azıcık da olsa (bir beyaz ne kadar bronzlaşabilirse artık!) bronzlaşmaya başlayan bacaklarım isyan ediyor.


The Body Shop'tan uzun zaman önce aldığım Hemp Body Butter tam da bu kuruyan bacaklar için ideal. Zaten çok kuru ciltler için üretilmiş. Anında cildi toparlayıp az önce pul pul dökülen o değilmiş izlenimi veriyor. Buraya kadar herşey çok güzel. Güzel de, o kokusu yok mu bütün gün burnumu tırmalıyor resmen!

Kremin daha doğal olduğunu hissetmek açısından bu doğal(!) koku güzel ama bütün gün o kokuyu cayır cayır üzerinde taşımak konusunda kararsızım... Bence siz de bu kenevir serisinden bir ürün almaya karar verirseniz, önce kokuyla barışabileceğinizden emin olun!

TBS- Hemp Body Butter

Cildim kuru olmaktan çok uzak olsa da bacaklarımdaki deri pul pul dökülmeye yaz-kış müsait. Özellikle yazın, tuzlu su-klorlu su-güneş bir araya gelince azıcık da olsa (bir beyaz ne kadar bronzlaşabilirse artık!) bronzlaşmaya başlayan bacaklarım isyan ediyor.


The Body Shop'tan uzun zaman önce aldığım Hemp Body Butter tam da bu kuruyan bacaklar için ideal. Zaten çok kuru ciltler için üretilmiş. Anında cildi toparlayıp az önce pul pul dökülen o değilmiş izlenimi veriyor. Buraya kadar herşey çok güzel. Güzel de, o kokusu yok mu bütün gün burnumu tırmalıyor resmen!

Kremin daha doğal olduğunu hissetmek açısından bu doğal(!) koku güzel ama bütün gün o kokuyu cayır cayır üzerinde taşımak konusunda kararsızım... Bence siz de bu kenevir serisinden bir ürün almaya karar verirseniz, önce kokuyla barışabileceğinizden emin olun!

25 Temmuz, 2010

ÇİN MUCİZESİ’NİN ÖZÜ TÜRK MUCİZESİ

Mehmet Tezkan'ın Milliyet'teki pazar yazısı gözlerim Küçük Emrah bakışları atarken yan yan gülümsetti. Buyrun:

"Sabah kararlı kalktım.. Gündem zorlasa da, siyaset sıkıştırsa da taviz yok..
Bugün pazar..
Bugün tatil.. Bugün siyaset yok..
Ne var derseniz!..
‘Çin Mucizesi’ var.. Bizim kırk yıllık Türk mucizesinin bire bir versiyonu..
*  *  *
Cebinde parası olan, sağlığına düşkün olan beslenmesine titizlik gösterir.. Yeni akımlara hemen uyar..
Biliyorsunuz; yeni bir dalga geldi.. Adına Çin Mucizesi diyorlar.. Varlıklı kesim hemen üzerine atladı.. Anında uygulamaya konuldu..
Bundan böyle boğaza gidip bol mezeler eşliğinde rakı yudumlamak yok.. Beyti Kebap’a uğrayıp etin hasını en kaliteli kırmızı şarap eşliğinde tüketmek de yok..
Kalamar, karides, ahtapot zinhar..
Dondurma da yasak, baklava börek de..
‘Çin  Mucizesi’ kuralı böyle..
Sağlıklı yaşamak için Osmanlı Mutfağı’ndan da uzak durmak gerekiyormuş!..
Biber dolma, yaprak sarma, kuzu tandır, mücver, hünkâr beğendi, sultan aziz böreği, yumurtalı ıspanak baş düşman..
Söylemeye gerek yok; mis gibi tereyağı kokan pilav da yasak, hoşaf da..
*  *  *
Osmanlı uymadıysa Fransız Mutfağı’na uğrasak..
Olmaz!..
En büyük düşman et ve şarap.. Fermente içki ha..
Tukaka..
Oysa üç gün önceye kadar Fransız mucizesi revaçtaydı.. Deniliyordu ki; Fransa’da kalp krizi oranı çok düşük.. Nedeni; Fransızların etin yanında bir iki kadeh şarap içerek kalp-damar sağlığını korumasıdır..
‘Çin Mucizesi’ yalanlıyor; et de yok, şarap da!..
*  *  *
İtalyan?
Ne o makarnalar, soslar falan.. Beyaz unu unut!..
Nedir bu iş derseniz?
Çin Mucizesi diye bir kitap çıktı.. Sağlıklı yaşam için et, süt, yumurta, yoğurt, tavuk eti, hatta balık bile yemeyin diyor..
Tatlı, şeker, un yok..
Peki ne var?.
Fasulye, nohut, mercimek ile sebze serbest.. Mercimeği de gıdımla koyduğun zeytinyağı ile yapacaksın.. Katı yağ aman ha!..
*  *  *
Bu yasaklar da ne ki dersen.. Kafayı daha da sıyırmak istersen, 1.5 milyar lirayı bastırıyorsun kan testi yaptırıyorsun..
Karşılığında sana uygun uzun bir yasaklar listesi veriyorlar.. Artık ne çıkarsa bahtına.. Domates de yasak olabilir, kavun-karpuz da.. Senin için hıyar da zararlı çıkabilir, yeşil erik de..
Sonuç; listedekileri yemiyorsun.. Yemediğin için turp gibi oluyorsun..
*  *  *
Baktım da ‘Çin Mucizesi’ dedikleri yöntem bize yabancı değil.. Bizim kırk yıllık Türk Mucizesi’nin aynısı..
Mesela et..
Kim alabiliyor ki.. Süt, yumurta, peynir hak getire.. Zaten bu topraklarda yaşayanların yarısı mercimek yiyerek, bulgur pilavına kaşık sallayarak büyümüyor mu?     
Bu ülkede çocuklar süt içsin diye okullarda yıllarca süt tozu dağıtılmadı mı? Uzmanlar et alamıyorsanız hiç olmazsa mercimek yiyin demediler mi?
Eee..
Kaç eve kilo kilo meyve giriyor ki..
*  *  *
Anlayacağınız doğuştan ‘Çin Mucizesi’ni uyguluyormuşuz.. Bi yamuğumuz beyaz ekmek.. O kadar kusur olur, valla karnımız doymuyor!..
Gerisi tıpatıp..
Akşam pazar yerlerine gidin, artık sebzeleri toplayan kadınları görürsünüz.. Zeytinyağı para, kıyma para kim alacak.. Sebzeleri haşla ye!..
‘Çin Mucizesi’ de aynı şeyi söylüyor.. Sağlıklı olmak için kıymayı unut diyor..
*  *  *
Şimdi sosyete de bu akıma uymuş.. Demek ki; Altınşehir’deki tek göz evde ne yeniyorsa Bebek’teki lokantada da artık o yeniyor..
Çin Mucizesi en azından sosyal adaleti sağladı.. Gelirin ne olursa olsun mercimek sağ olsun..
*  *  *
Yalnız küçük bir sorun var.. Çin Mucizesi, sağlıklı olmak ve hastalanmamanın formülü ya..
Gidin hastanelere.. Koridorlar ömür boyu mercimekle, bulgurla idare edenlerle dolu.. Ağzına et, süt, yumurta, balık süremeyenlerle, yeterli vitamin alamayanlarla, midesi sırtına yapışanlarla dolu..
Vitaminsizlikten genç yaşta dişi çürüyenlerle, yüzü kırışanlarla, gözü bozulanlarla dolu..
Erken yaşta göçüp gidenler de onlar!..
*  *  *
Çin Mucizesi’ne kafayı takanlara duyurulur.. Türkler bu yöntemi sittin senedir uyguluyor..
Sonuçları ortada.. Teste gerek yok.."

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails

Kim o?