05 Aralık, 2010

Pronto Tur'un Mısır Rezaleti Telafisi


Kurban Bayramında Pronto Tour sayesinde kurbanlık koyun muamelesi görmüştük hatırlarsanız. Turu satın alana kadar görüdüğümüz ilgi ve vaatler Mısır'a ayak basında ortadan kaybolmuş, tur rehberlerimiz kaçıp gitmiş ve 4 yıldızlı tur ücreti ödediğimiz halde 3 yıldızlı ve son derece pis otellerde kalmak zorunda bırakılmıştık.

Mısır'da telefonlarımızı açmayan Pronto Tur yetikilileri Türkiye'ye dönünce bizi karşılarında buldu tabii... Yaşanan rezaletler haberlere ve gazetelere yansıdı. İnternette yüzlerce şikayet yayınlandı.

Pronto Tur'un bize teklifi ise şu oldu: "4 yıldızlı tur-3 yıldızlı tur farkı olan ücret ile rehberlik ücreti olan 150 euroyu iade edelim. Sizleri kaybetmek istemiyoruz(!), o yüzden farklı bir turda kullanmak üzere de 150 euro hediye edelim." Yanlış hatırlamıyorsam biz kişi başı 499 euroluk bir tur ile gidip gelmiştik, böyle düşününce bunun 300'er eurosunu direkt olmasa da iade etmişler gibi görünüyor.

Pronto Tur'un bu ödemeleri bize yapsa bile yeterince kar ettiğini düşünüyorum çünkü vizesinden bahşişine ve ekstra tur ücretlerine kadar Mısır, Pronto'nun verdiği fiyatların 6'da 7'de birine tatil yapabileceğiniz bir yer.

Esas isteğimiz olan mahkemeye verme şartlarını araştırdık ve avukatlar davanın 2 yıl kadar süreceğini, üstelik talep ettiğimizden 10 tl bile eksik ödenmesine karar verilirse karşı tarafa ödeme yapmak zorunda olduğumuzu söylediler... Haklı da olsan cezanı çekiyorsun yani =))

2 yıl beklemeye de, bu tatil için Pronto Tur'a 1 kuruş fazladan ödemeye de tahammülümüz olmadığı ve artık bu tatsız konunun hayatımızdan çıkıp gitmesi için Pronto'nun teklifini kabul ettik.

Mümkünse Pronto Tur'un bu dolandırıcı tutumunu da yaşadığımız sorunları da unutup sadece Mısır'ın güzelliklerini hatırlamak istiyorum artık...

Pronto Tur'un Mısır Rezaleti Telafisi


Kurban Bayramında Pronto Tour sayesinde kurbanlık koyun muamelesi görmüştük hatırlarsanız. Turu satın alana kadar görüdüğümüz ilgi ve vaatler Mısır'a ayak basında ortadan kaybolmuş, tur rehberlerimiz kaçıp gitmiş ve 4 yıldızlı tur ücreti ödediğimiz halde 3 yıldızlı ve son derece pis otellerde kalmak zorunda bırakılmıştık.

Mısır'da telefonlarımızı açmayan Pronto Tur yetikilileri Türkiye'ye dönünce bizi karşılarında buldu tabii... Yaşanan rezaletler haberlere ve gazetelere yansıdı. İnternette yüzlerce şikayet yayınlandı.

Pronto Tur'un bize teklifi ise şu oldu: "4 yıldızlı tur-3 yıldızlı tur farkı olan ücret ile rehberlik ücreti olan 150 euroyu iade edelim. Sizleri kaybetmek istemiyoruz(!), o yüzden farklı bir turda kullanmak üzere de 150 euro hediye edelim." Yanlış hatırlamıyorsam biz kişi başı 499 euroluk bir tur ile gidip gelmiştik, böyle düşününce bunun 300'er eurosunu direkt olmasa da iade etmişler gibi görünüyor.

Pronto Tur'un bu ödemeleri bize yapsa bile yeterince kar ettiğini düşünüyorum çünkü vizesinden bahşişine ve ekstra tur ücretlerine kadar Mısır, Pronto'nun verdiği fiyatların 6'da 7'de birine tatil yapabileceğiniz bir yer.

Esas isteğimiz olan mahkemeye verme şartlarını araştırdık ve avukatlar davanın 2 yıl kadar süreceğini, üstelik talep ettiğimizden 10 tl bile eksik ödenmesine karar verilirse karşı tarafa ödeme yapmak zorunda olduğumuzu söylediler... Haklı da olsan cezanı çekiyorsun yani =))

2 yıl beklemeye de, bu tatil için Pronto Tur'a 1 kuruş fazladan ödemeye de tahammülümüz olmadığı ve artık bu tatsız konunun hayatımızdan çıkıp gitmesi için Pronto'nun teklifini kabul ettik.

Mümkünse Pronto Tur'un bu dolandırıcı tutumunu da yaşadığımız sorunları da unutup sadece Mısır'ın güzelliklerini hatırlamak istiyorum artık...

29 Kasım, 2010

MISIR: Şarm el-Şeyh (Eksik yazı tamamlandı...)

Şu yazımda Mısır'da yaşadığımız olumsuzluklardan bahsetmiştim. Pronto'ya hala çok kızgınız, insanların yaşadıklarını okudukça öfkemiz artıyor ama bunun yanında tur rehberimizin bizi bırakıp kaçtığı zamanlarda güzel şeyler de yaptık, güzel anılarımız da oldu. Biraz Mısır'ın güzel yanlarından bahsedeyim, biraz da nerelere gitmek gerek ve nerelerde zaman kaybetmeye gerek yok onları yazayım.




Bizim turumuz Şarm el-Şeyh ile başladı. İlk sabah saat 7'ye doğru bomboş olan Old Market'i gezdik. Old Market herhalde turistler buraya gelsin,  iki kilim alsın diye düşünülerek yapılmış, hatta girişine yukarıda gördüğünüz bu turist çekmeye yönelik sarı giriş eklenmiş ama öyle pis öyle pis ki bir daha gitsek hiç o kapıdan içeri geçip çöplerin arasında dolaşmam. 


İçeride neler satıldığını görmek isterseniz fotoğrafın büyük haline bir göz atabilirsiniz. "1 milyoncu" dediğimiz yerlede satılan hemen hemen herşey (fotoğrafta plastik çekmeceleri görebilirsiniz zaten =)), bunların yanında kilim satan dükkanlar, aktarlar(avrupalı tursitler için değişik olabilir ama bizim için hep aynı bitkilerdi) ve birkaç bakkal-çay salonu gibi yer.


Mısır'da otelleri yıldızları ile değerlendirmenin pek de bir anlamı yok açıkçası. Genel olarak pislikten rahatsızlık duymayan insanlar. Ama genel bir değerlendirme yapmak gerekirse 4 yıldızlı oteller bile gayet pis olabiliyor o yüzden mümkünse 5 yıldızlı otelleri tercih edin. Bir sonraki yazımda 4 yıldızlı bir otelden fotoğraflar koyacağım, görünce ne demek istediğimi anlayacaksınız zaten...


Otellerde verilen havlular şansınız varsa ve temiz görünüyorsa bile bence kullanmamak daha doğru. Bizim karşımıza çıkan tüm havlular gri renkteydi ve bazıları yıkanmış değil de sadece silkelenip yerine koyulmuş gibiydi... Ama yukarıda resimde gördüğünüz gibi havlularla şekiller yapmak konusunda çok marifetliler haklarını yememek lazım =)) Eh, bunu yapma nedenleri çok düşkün oldukları bahşişleri kapmak, başarılarını da buna borçlular muhtemelen =))


Bizim otelin yemekleri güzel değildi, zaten tek beklentimiz zehirlenmemekti. Ama hani otellerde omlet yapan bir adam olur hep, burada da tabanı artık çizile çizile bembeyaz olmuş teflonuyla duran omletçi amca dumur etti beni. Baktım adam yapıyor birşeyler, benden öncekine omleti yapmasını izledim. Adam yumurtayı bir kaseye kırdı, baktı yumurta bozuk, onu aşağıya döktü aynı kaseye bir tane daha kırdı. Yok o da bozuk,hop aşağı. Aynı kaseye giren 3. yumurta sağlam çıktı. "Şu bozuk yumurta bulaşmış kaseyi bir değiştirseydin amca" diye düşünürken adam elindeki tavayı yumurtayı koyamadan paaat düşürdü. Sinirlendi söylendi veee yerdeki tavayı alıp bizim o 3. yumurtayı koydu pişirdi. İşte biraz da bu yüzden Mısır'da neredeyse herkes ishal oluyor galiba... Kahvaltıda kaşarlı patates püresi, akşam sade patates püresi çıktı hergün. Domates hiç ortalıkta  yoktu ama bol bol salatalık yedim .


Otelde bir de küçük şov izledik, bu dans orada çok meşhur. O renkli eteği yukarı aşağı döndürerek hareket ettiriyorlar. Hızla dönerken ortaya çıkan renkler hoş oluyor.  Bir de zenne dans etti ki, pala bıyıkları vardı!!!


Şarm'da akşamları herkes aynı yere gidiyor: Naama Bay. Bizim otel şehirin dış tarafında olduğu için neredeyse hep taksiyle gittik.Taksicilerle bile binmeden önce sıkı bir pazarlık yapmak zorundasınız yoksa onların gözünde tam bir yolunacak tavuk haline geliyorsunuz. Bize genelde ilk verilen fiyat 70-80 Mısır pounduydu ama hep  25'e gittik =))


 Naama Bay'da temiz restoranlar, bilindik yiyecek zincirleri ve hatta neredeyse her masasında en az 1 Türk oturan bir Starbucks var =)) Eee içine ne konduğunu bildiği, temiz kahve bulmuş insanlar, içmeden bırakılır mı!!!



Aynı zamanda Hard Rock Cafe de sürekli dolup taşıyor, herkes oturmasa bile hatıra birşeyler almak için uğruyor.

Sualtı dünyası dünyaca meşhur olan Şarm'dan balık yemeden dönmek olmazdı. Zehirleneceksek de böyle zehirlenelim deyip restoranları gezmeye başladık. Naama Bay'da yemek yenebilecek (temiz gibi görünen) birkaç balık restoranı var. Fiyatlar kapıdaki menülerde yazıyor ama Mısır'ın olmazsa olmazı pazarlık burada da yapılmak zorunda... Yemeklerin ederinin yaklaşık olarak 2 katı menülere yazılmış, ilgilendiğinizi gören görevli hemen gelip "Size %20 indirim Aaa Türk müsünüz? O zaman size %40 indirim" diye anlatmaya başlıyor =))


Biz tercihimizi diğerlerine göre daha hoş görünen ve ızgara dumanı-bangır bangır Mısır müzikleri bulundurmayan Kan Zaman'dan yana kullandık. Kan Zaman "Eski Zamanlar" anlamına geliyormuş.


Resimdeki karışık balık tabağı içinde yanan bir mumla birlikte geliyor. Yengeç gerçekten de nefis, karidesler ise Şarm'ın bereketli denizinde jumbo boydan bile daha çok büyümüş! İstiridyeler bu tabakta görünmüyor çünkü eşim çok beğenince benimkilerin hepsini onun tabağına aktardım. Izgara kalamar yumuşacık ve lezzetliydi, ızgara balığın ise hangi balık olduğunu anlayamadık ama tadını çok beğendiğimiz için fazla da üzerinde durmadık =))

Naama Bay'daki balık restoranlarında alkol satılmıyor, siz ne içmek istediğinizi söylüyorsunuz ve onar yan taraftaki marketten sizin için alıp servis ediyor. Elçiye zeval olmaz, satanlarla içenler yansın mantığı yani =)) Biz Oblesque içtik, hafif ve lezzetliydi. Ömer Hayyam'ın da güzel olduğunu duyduk.


Mısırlıların kendilerine özel olduğunu anlattıkları bir çayları var. Yemeklerin üzerine ikram ediyorlar. Bizim siyah çayın nane ile demlenmiş hali, başka bir farklılık yok.


Rehberimiz yanımızda bulunduğu o yarım saat içerisinde "Şarm turistik bir yer olduğu için hatıra eşyalarınızı buradan değil de Kahire'den almak daha mantıklı" demişti. Sadece sualtı ile ilgili eşyaları buradan almamızı tavsiye etmişti.


Yine de bunun dışında Hard Rock Cafe'den bir hediye ya da Starbucks'ın Mısır bardaklarından alınabilir. 


Ve, son olarak para değişimi... Genelde Mısır'a giderken herkes yanına euro ya da dolar alıyor ve Mısırlılar bu paraları memnuniyetle kabul ediyor. Ama neredeyse her zaman Mısır poundu ile alışveriş çok daha ucuza geliyor. Euro ve dolarları ise ATMlerden pounda çevirmek en güvenlisi. Tabii yukarıdakinden daha yeni bir tane bulmanız koşuluyla =)

Şarm'ı "Görmeden ölünmemesi gereken yer" yapan ise sualtı dünyası. O güzel sualtı dünyası ise, bir sonraki Mısır yazımın konusu =)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails

Kim o?