31 Mart, 2011

Cam Törpü

 

Bir süredir eBay üzerinden cam törpülere bakınıyordum. Çeşitli markaların(essie, sephora, opi v.b.) yine çeşitli fiyatlarda cam törpüleri vardı. Daha önce cam olduğu iddiasıyla Ankara'dan aldığım törpü %100 plastik çıktığı için markasız olanları eleyip sadece bilindik markalarınkileri listeledim.

 



 

Tam Essie'nin cam törpüsünü almaya karar vermiştim kiii Born Pretty Store'dan alışveriş yaparken orada da cam törpü satıldığını fark ettim. Kristal cam olduğu ve kullanıldıkça soyulmadığı yazıyordu. Fiyatına bakınca denemekten ne çıkar diye düşündüm.

 



 

Yukarıdaki fotoğrafa turuncu olan Born Pretty' den aldığım, mor olan ise Ankara'dan aldığım törpü. Görüntüde benziyorlar ama başka bir benzerlikleri yok. Farklarına ve dolayısıyla da satın alırken cam olanı nasıl ayırabileceğimize bakarsak:

- Cam olana yüzüğümle vurduğumda bir cam tınlaması, diğerine vurduğumda pıt pıt bir ses geliyor :) Sesle ayrım yapmak için bir metal kullanmakta fayda var bence çünkü tırnakla vurduğunuzda benzer sesler çıkıyor. Ama unutmayın ki cam törpü hassas birşey ve eğer bir metale çok sert çarparsa her normal cam gibi kırılabilir :D

- Kılıfının içerisinde olmasına rağmen mor olanın üst kısmındaki soyulmayı görebilirsiniz. Tırnağınızı sadece birkaç defa sürttüğünüzde bile plastik törpünün üzerindeki pürüzlü tabaka soyuluyor, altından sap kısmındaki gibi pürüzsüz plastik çıkıyor.

- Cam törpüynün ilk aldığınız günkü görünümüyle 3-4 kez kullandıktan sonraki görünümü aynı ( ben daha 3-4 kez kullandığım için bu sayıyı veriyorum )

- Essie, Sephora ya da Opi crystal file olarak satılan bir törpüyü eğer orijinal firmadan alıyorsak düşünmeye gerek yok. Ama aracı firma ya da ebay'den aldıklarımızın, bilmediğimiz markaların ya da markasız olarak satılan cam törpülerin gerçekten cam olup olmadığını fiyatından ayırt etmek zor. Örneğin ben mor renkteki cam taklidi yapan plastik törpüyü Ankara'dan 10 liraya almıştım. Turuncu ve cam olan ise 2.21$' dı...

Şimdilik aklıma gelenler bunlar :)

Eğer satış sayfasına bir göz atmak isterseniz tık tık

29 Mart, 2011

Born Pretty Kargom Geldi!

5567878904_dae60070f9_z.jpg

Born pretty store'dan yaptığım alışverişten şurada bahsetmiştim. Kargom bana ulaştı hatta çoktan kullanmaya başladım bile!

        Gelen ürünler hakkındaki yazı ve fotoğrafların yer aldığı yeni siteme gitmek için tık tık!

28 Mart, 2011

Born Pretty Store



23 Şubat'ta Born Pretty Store'dan yaptığım alışverişten bahsetmiştim. O gün alışverişten sonra gelen mailde paketimin Türkiye'ye 1 ay civarında bir sürede geleceği yazıyordu. Gerçekten de paket tamı tamına 1 ayda, 23 martta bana ulaştı.


Ürünler Singapur'dan geldiği için 1 ay sürmesini normal karşılamak lazım diye düşünüyorum, mailde diğer ülkelere gidiş süreleri daha kısa görünüyordu.



Kutunun hafifliği önce biraz yüreğimi hoplattı, elime alır almaz kesin içinde birşeyler eksik diye düşündüm. Ama satın aldığım 3 ürün de iyice paketlenmiş kutunun içindeydi.



Törpüyü hemen kullandım, diskler ve damgayla hala boğuşuyorum, süngerleri de öylesine bir denedim.

Benim memnun kaldığım Born Pretty Store'dan nasıl alışveriş yapılabileceğiyle ilgili ekran görüntülerini içeren bir yazı ve her bir ürün hakkındaki yorumları da tembellik etmeyip önümüzdeki birkaç gün içinde yazacağım :) Gerçi bu aralar okul-müfettiş-kurs-soğuk algınlığı-temizlik manyaklığı derken tembellik etmeye zaten vakit bulamıyorum ki...

23 Mart, 2011

Canlı Cenaze



Dün spor salonundan çıkarken ağlamamla sonuçlanan yorgunluk patlamasının sebebi son günlerde gazetelerde yer bulan "Canlı Cenaze Sendromu" olabilir mi acaba? Şaka bir yana pazar günü yattığım yerden kalkamama, sabahları uyanamamama, daha spor yaparken yorgunluktan sürünmeme sebep olan bahar yorgunluğu artık hayatımdan çıkıp gitse çok sevineceğim...

Koyu renk kıyafetleri atıp, yazlık kıyafetlerimi giymek ve rengarenk ojelerimi sürüp enerji patlaması yaşamak istiyorum! Beni duyuyor musun yerlede sürünen bünyem?

21 Mart, 2011

Sıcak Çikolatalı İnternet


Kışın soğuk ve kasvetli günlerinde kitabımı ve sıcak çikolatamı alıp keyif yapmaya bayılıyorum. Sıcak çikolata stoğum tükenmeye başlayınca markette gördüğüm bu paket dikkatimi çekti.



Paketin fiyatı 7.5tl civarındaydıve içinden böyle bir kart çıktı, 2012 yılına kadar bu kartla Vodafone bayisine başvurup ücretsiz bir vodem ve aylık 1 gb internet paketini ücretsiz alıyormuşuz.



Yalnız kutunun üzerine yazmadıkları bir şart daha var, o da 3 ay boyunca 2gb lık pakete üye olmak. Vodafone internet sitesinde 2gb lık bir paket ve fiyatı görünmüyor ama fiyatı 1 ve 4 gb paketlerinin arasında yani 19 ya da 29 tl aralığında olmalı diye düşünüyorum...


Ne zamandır vodemleri denemek istiyordum, bu bahaneyle 3 aylık bir paket alıp deneyeceğim. Yalnız özellikle yaz tatilinde alcağım ki yazlıkta ya da tatilde gezerken internet kafeler ya da komşuların internetleri yerine kendi internetimizi kullanabilelim ;)


 

15 Mart, 2011

Oje Kutum

Her ne kadar benzer renkleri almamaya, kurumaya yüz tutanları atıp kullanmadıklarımı arkadaşlarıma dağıtmaya çalışsam da 30 kadar ojem var. Oje de tam bir hastalık! Yeni çıkan renkler ve pahalı markaların ucuz alternatifleri daha da kolay aklımı çeliyor,  karşı koymaya çalışsam da bir anda oje çekmeceme katılıveriyor!

Sizi bilmem ama ben ojemi hep salonda eşimle tv izlerken sürüyorum. Yakın zamana kadar base coat, oje, genellikle bir şeffaf oje ve kurutucudan oluşan grup sürekli yatak odasından salona taşınıp duruyordu.

 


Markette Lipton'un hediye verdiği bu 6 gözlü kutuyu görünce "Acaba sık kullandığım renkleri bu kutuya yerleştirip salonda kamufle etsem nasıl olur?" diye düşündüm. Üstelik çekmeceye tabur tabur dizilmiş ojelerim de çekmecenin her açılıp kapanışında sağa sola savrulmaktan kurtulmuş olurdu...

Lipton poşet çaylar+ahşap kutu şeklindeki seti aldım, alırken de üzerindeki Lipton yazısını nasıl olsa dekupajla falan kaybederim diye kendimi kandırmayı unutmadım tabii :)

 


Sık kullandığım ojelerimi kutuya yerleştirip salona taşıdım, şimdi ojelerimi buradan çıkarıp sürüyorum, işim bitince kapağı kapatıp 60 sn boyunca (good to go sağolsun) ojemin kurumasını bekliyorum veee tırnaklarım hazır oluyor!

 


Ojelerini oraya buraya taşımaktan, ortalıkta dağınıklık oluşmasından bıkıp onları derli toplu saklamak için çözüm arayan varsa hala marketlerde satılan bu kutuyu tavsiye ederim ;)

 

14 Mart, 2011

Özgürlük!

Mahkemenin Blogger için aldığı yayını durdurma kararını bilirkişi durdurdu ve önümüzdeki birkaç gün içinde blog yazarlarının sitelerine kavuşacağı haberi gazetelerde yayınlandı :) Günlerdir o kırmızı yazıyı görmek, sevdiğim yazarları okuyamamak çok can sıkıcıydı... Ne Digiturk ne Google, olan yine blog yazarlarına ve okurlarına oldu...

Dilerim tüm blog yazarları 2 haftadır biriken yazamadıkları herşeyi hemen yazar, buralar yine şenlenir!

Cunda Hatrına


 


Bu akşam ATV'de yeni bir dizi başlayacakmış, adı Herşeye Rağmen ve biraz Hatırla Sevgili havası var gibi. Konusu nedir, oyuncular nasıldır bilemiyorum ama dizi Ayvalık Cunda'da çekildiği için ben bu akşam ona bir şans vereceğim. Dizi kötü olsa bile özlediğim, mümkün olan en kısa zamanda yerleşmeyi planladığımız Ayvalık'ın güzel görüntüleri yeter :)


 


13 Mart, 2011

Evden Kayak Keyfi

Bugün için planımız geçen pazar olduğu gibi kayağa gitmekti. Üstelik cuma günü yağan kar ve bugün pırıl pırıl parlayan güneş de sanki planımızı desteklemek için özellikle çaba harcadı. Ama maalesef ben hastalanınca gidip biraz da orada üşümeye cesaret edemedim ve evde kaldım...

Aklım pistte kalınca açtım geçen yılki Sarıkamış fotoğraflarımıza bakıyorum, en azından evde oturduğum yerden kayak yapmanın, karlar içinde olmanın keyfini bir parça da olsa hissedeyim diye.

Siz de o keyfi paylaşmak isterseniz Gezinim.com için yazdığım Sarıkamış yazısına bir göz atabilirsiniz :)

 

12 Mart, 2011

Taşındım!


Digiturk ile Google' ın Blogger kullanıcıları ve okuyucularına yaptığı anlamsız işkence malum. Bu belirsizlikten ve boş boş oturup Google ile Digiturk' ün keyfinin olmasını beklemekten sıkılınca www.kafdagininardindan.com alan adımı alıp Wordpress'e taşındım.


İlk başta daha önceki Wordpress denemelerimi hatırlayıp 'Nasıl yapacağım? Becerebilir miyim?' diye düşündüm, bir çok kişinin de aklında bu soruların olduğuna eminim. Ama okurken-denerken-sorarken-tekrar denerken site şimdiki haline geldi.


Bundan sonra blogspot adresimden değil, buradan yazmaya devam edeceğim. Sanki blogumu değil de evi taşımışım gibi hissediyorum! Eşyaları taşıyıp duvarları boyadım sayılır, sıra eve yeni eşyalar eklemeye geldi. Umarım siz de yeni evimi benim kadar seversiniz ;)


Not: Hala Wordpress konusunda tam bir acemiyim. Ama aceminin dilinden acemi anlar, iyi bilen birine sormaya çekiniyorum diye düşündüğünüz bir soru olursa (Debelenerek bulduğum ' Eski blog izleyicilerimi kaybetmeden Google Friend Connect'imi nasıl yeni sayfama eklerim' ya da ' Temamın Türkçe dil dosyasını nasıl kullanacağım ' gibi, mail atmaktan çekinmeyin :)

07 Mart, 2011

Yedek Blog...

Blogun da yedeği olur mu demeyin, blogger yasaklandığından beri hepimiz bir yandan bu yasak kalksın diye umutla beklerken bir yandan da çözüm yolları arıyoruz. Ben de şimdilik blogspot ve (uzun zaman önce tembellikten vazgeçtiğim) wordpress üzerinden birlikte yazmaya karar verdim.

Blogspot uzantılı sayfaları açmakta sorun yaşıyorsanız www.kafdagininardindan.com adresinden ve kitapkurdununkutuphanesi.wordpress.com adresinden son yazıları takip edebilirsiniz.

Yasağın en kısa zamanda kalkması dileğiyle!

Mendil Satmaktan Olimpiyatlara


Yaşadığım şehirde yaklaşık bir aydır “dezavantajlı” öğrencilere haftasonları ücretsiz kayak kursu veriliyor. Üniversiteden hocaların “Bu şehir kayak için bu kadar elverişliyken bu çocuklara neden fırsat veremiyoruz” düşüncesiyle oluşturdukları bir proje bu. Maddi ya da manevi problemler yaşayan öğrenciler her hafta yepyeni kayaklarını alıp yüzlerinde kocaman gülümsemelerle vızır vızır kayak yapıyor! Türkiye’nin Sarıkamış, Palandöken, Uludağ, Davraz, Kartepe gibi tanınmış olan ve aslında birçok ilimizde de halk tarafından bilinse de adını duyuramamış olan küçük pistlerimiz varken kış olimpiyatlarında adımızın duyulması maalesef çok uzak bir ihtimal…
Bugün o çocuklarla birlikte kayak yaptık. Fotoğraf ekleyemiyorum çünkü 32 dişimizi göstere göstere kaymaktan fotoğraf makinesini almak için arabaya kadar gidemedim bir türlü… Çocukların (“Ya düşersem” korkusununu henüz yenememiş olan 1 tanesi hariç) hepsi öyle mutlu ve kaymayı başarabildiği için öyle gururluydu ki!
Keşke çocuklara daha çok fırsat yaratabilsek… Sokaklarda ziyan olan o çocukları yetenekleri doğrultusunda yönlendirebilsek…

Mendil Satmaktan Olimpiyatlara


Yaşadığım şehirde yaklaşık bir aydır “dezavantajlı” öğrencilere haftasonları ücretsiz kayak kursu veriliyor. Üniversiteden hocaların “Bu şehir kayak için bu kadar elverişliyken bu çocuklara neden fırsat veremiyoruz” düşüncesiyle oluşturdukları bir proje bu. Maddi ya da manevi problemler yaşayan öğrenciler her hafta yepyeni kayaklarını alıp yüzlerinde kocaman gülümsemelerle vızır vızır kayak yapıyor! Türkiye’nin Sarıkamış, Palandöken, Uludağ, Davraz, Kartepe gibi tanınmış olan ve aslında birçok ilimizde de halk tarafından bilinse de adını duyuramamış olan küçük pistlerimiz varken kış olimpiyatlarında adımızın duyulması maalesef çok uzak bir ihtimal…
Bugün o çocuklarla birlikte kayak yaptık. Fotoğraf ekleyemiyorum çünkü 32 dişimizi göstere göstere kaymaktan fotoğraf makinesini almak için arabaya kadar gidemedim bir türlü… Çocukların (“Ya düşersem” korkusununu henüz yenememiş olan 1 tanesi hariç) hepsi öyle mutlu ve kaymayı başarabildiği için öyle gururluydu ki!
Keşke çocuklara daha çok fırsat yaratabilsek… Sokaklarda ziyan olan o çocukları yetenekleri doğrultusunda yönlendirebilsek…

01 Mart, 2011

Bloguma Dokunma!


Hayatımdaki herşeye adım adım yasaklar geliyor... Şimdilik bu yazıyı okuyabiliyorsunuz belki ama yakında blogspot aracılığıyla okuduğunuz tüm yazılar, tüm bloglar, tüm hikayeler, tüm emekler uçup gidecek..

Blog yazıyor olmanıza gerek yok, gittiğimizde hayatınızda ufacık da olsa bir eksiklik hissedecekseniz lütfen bizi destekleyin! Facebook'ta "Bloguma Dokunma" grubuna üye olarak ve / veya twitterda #blogumadokunma diyerek yanımızda yer alın!

Bloguma Dokunma!


Hayatımdaki herşeye adım adım yasaklar geliyor... Şimdilik bu yazıyı okuyabiliyorsunuz belki ama yakında blogspot aracılığıyla okuduğunuz tüm yazılar, tüm bloglar, tüm hikayeler, tüm emekler uçup gidecek..

Blog yazıyor olmanıza gerek yok, gittiğimizde hayatınızda ufacık da olsa bir eksiklik hissedecekseniz lütfen bizi destekleyin! Facebook'ta "Bloguma Dokunma" grubuna üye olarak ve / veya twitterda #blogumadokunma diyerek yanımızda yer alın!

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails

Kim o?