29 Kasım, 2010

MISIR: Şarm el-Şeyh (Eksik yazı tamamlandı...)

Şu yazımda Mısır'da yaşadığımız olumsuzluklardan bahsetmiştim. Pronto'ya hala çok kızgınız, insanların yaşadıklarını okudukça öfkemiz artıyor ama bunun yanında tur rehberimizin bizi bırakıp kaçtığı zamanlarda güzel şeyler de yaptık, güzel anılarımız da oldu. Biraz Mısır'ın güzel yanlarından bahsedeyim, biraz da nerelere gitmek gerek ve nerelerde zaman kaybetmeye gerek yok onları yazayım.




Bizim turumuz Şarm el-Şeyh ile başladı. İlk sabah saat 7'ye doğru bomboş olan Old Market'i gezdik. Old Market herhalde turistler buraya gelsin,  iki kilim alsın diye düşünülerek yapılmış, hatta girişine yukarıda gördüğünüz bu turist çekmeye yönelik sarı giriş eklenmiş ama öyle pis öyle pis ki bir daha gitsek hiç o kapıdan içeri geçip çöplerin arasında dolaşmam. 


İçeride neler satıldığını görmek isterseniz fotoğrafın büyük haline bir göz atabilirsiniz. "1 milyoncu" dediğimiz yerlede satılan hemen hemen herşey (fotoğrafta plastik çekmeceleri görebilirsiniz zaten =)), bunların yanında kilim satan dükkanlar, aktarlar(avrupalı tursitler için değişik olabilir ama bizim için hep aynı bitkilerdi) ve birkaç bakkal-çay salonu gibi yer.


Mısır'da otelleri yıldızları ile değerlendirmenin pek de bir anlamı yok açıkçası. Genel olarak pislikten rahatsızlık duymayan insanlar. Ama genel bir değerlendirme yapmak gerekirse 4 yıldızlı oteller bile gayet pis olabiliyor o yüzden mümkünse 5 yıldızlı otelleri tercih edin. Bir sonraki yazımda 4 yıldızlı bir otelden fotoğraflar koyacağım, görünce ne demek istediğimi anlayacaksınız zaten...


Otellerde verilen havlular şansınız varsa ve temiz görünüyorsa bile bence kullanmamak daha doğru. Bizim karşımıza çıkan tüm havlular gri renkteydi ve bazıları yıkanmış değil de sadece silkelenip yerine koyulmuş gibiydi... Ama yukarıda resimde gördüğünüz gibi havlularla şekiller yapmak konusunda çok marifetliler haklarını yememek lazım =)) Eh, bunu yapma nedenleri çok düşkün oldukları bahşişleri kapmak, başarılarını da buna borçlular muhtemelen =))


Bizim otelin yemekleri güzel değildi, zaten tek beklentimiz zehirlenmemekti. Ama hani otellerde omlet yapan bir adam olur hep, burada da tabanı artık çizile çizile bembeyaz olmuş teflonuyla duran omletçi amca dumur etti beni. Baktım adam yapıyor birşeyler, benden öncekine omleti yapmasını izledim. Adam yumurtayı bir kaseye kırdı, baktı yumurta bozuk, onu aşağıya döktü aynı kaseye bir tane daha kırdı. Yok o da bozuk,hop aşağı. Aynı kaseye giren 3. yumurta sağlam çıktı. "Şu bozuk yumurta bulaşmış kaseyi bir değiştirseydin amca" diye düşünürken adam elindeki tavayı yumurtayı koyamadan paaat düşürdü. Sinirlendi söylendi veee yerdeki tavayı alıp bizim o 3. yumurtayı koydu pişirdi. İşte biraz da bu yüzden Mısır'da neredeyse herkes ishal oluyor galiba... Kahvaltıda kaşarlı patates püresi, akşam sade patates püresi çıktı hergün. Domates hiç ortalıkta  yoktu ama bol bol salatalık yedim .


Otelde bir de küçük şov izledik, bu dans orada çok meşhur. O renkli eteği yukarı aşağı döndürerek hareket ettiriyorlar. Hızla dönerken ortaya çıkan renkler hoş oluyor.  Bir de zenne dans etti ki, pala bıyıkları vardı!!!


Şarm'da akşamları herkes aynı yere gidiyor: Naama Bay. Bizim otel şehirin dış tarafında olduğu için neredeyse hep taksiyle gittik.Taksicilerle bile binmeden önce sıkı bir pazarlık yapmak zorundasınız yoksa onların gözünde tam bir yolunacak tavuk haline geliyorsunuz. Bize genelde ilk verilen fiyat 70-80 Mısır pounduydu ama hep  25'e gittik =))


 Naama Bay'da temiz restoranlar, bilindik yiyecek zincirleri ve hatta neredeyse her masasında en az 1 Türk oturan bir Starbucks var =)) Eee içine ne konduğunu bildiği, temiz kahve bulmuş insanlar, içmeden bırakılır mı!!!



Aynı zamanda Hard Rock Cafe de sürekli dolup taşıyor, herkes oturmasa bile hatıra birşeyler almak için uğruyor.

Sualtı dünyası dünyaca meşhur olan Şarm'dan balık yemeden dönmek olmazdı. Zehirleneceksek de böyle zehirlenelim deyip restoranları gezmeye başladık. Naama Bay'da yemek yenebilecek (temiz gibi görünen) birkaç balık restoranı var. Fiyatlar kapıdaki menülerde yazıyor ama Mısır'ın olmazsa olmazı pazarlık burada da yapılmak zorunda... Yemeklerin ederinin yaklaşık olarak 2 katı menülere yazılmış, ilgilendiğinizi gören görevli hemen gelip "Size %20 indirim Aaa Türk müsünüz? O zaman size %40 indirim" diye anlatmaya başlıyor =))


Biz tercihimizi diğerlerine göre daha hoş görünen ve ızgara dumanı-bangır bangır Mısır müzikleri bulundurmayan Kan Zaman'dan yana kullandık. Kan Zaman "Eski Zamanlar" anlamına geliyormuş.


Resimdeki karışık balık tabağı içinde yanan bir mumla birlikte geliyor. Yengeç gerçekten de nefis, karidesler ise Şarm'ın bereketli denizinde jumbo boydan bile daha çok büyümüş! İstiridyeler bu tabakta görünmüyor çünkü eşim çok beğenince benimkilerin hepsini onun tabağına aktardım. Izgara kalamar yumuşacık ve lezzetliydi, ızgara balığın ise hangi balık olduğunu anlayamadık ama tadını çok beğendiğimiz için fazla da üzerinde durmadık =))

Naama Bay'daki balık restoranlarında alkol satılmıyor, siz ne içmek istediğinizi söylüyorsunuz ve onar yan taraftaki marketten sizin için alıp servis ediyor. Elçiye zeval olmaz, satanlarla içenler yansın mantığı yani =)) Biz Oblesque içtik, hafif ve lezzetliydi. Ömer Hayyam'ın da güzel olduğunu duyduk.


Mısırlıların kendilerine özel olduğunu anlattıkları bir çayları var. Yemeklerin üzerine ikram ediyorlar. Bizim siyah çayın nane ile demlenmiş hali, başka bir farklılık yok.


Rehberimiz yanımızda bulunduğu o yarım saat içerisinde "Şarm turistik bir yer olduğu için hatıra eşyalarınızı buradan değil de Kahire'den almak daha mantıklı" demişti. Sadece sualtı ile ilgili eşyaları buradan almamızı tavsiye etmişti.


Yine de bunun dışında Hard Rock Cafe'den bir hediye ya da Starbucks'ın Mısır bardaklarından alınabilir. 


Ve, son olarak para değişimi... Genelde Mısır'a giderken herkes yanına euro ya da dolar alıyor ve Mısırlılar bu paraları memnuniyetle kabul ediyor. Ama neredeyse her zaman Mısır poundu ile alışveriş çok daha ucuza geliyor. Euro ve dolarları ise ATMlerden pounda çevirmek en güvenlisi. Tabii yukarıdakinden daha yeni bir tane bulmanız koşuluyla =)

Şarm'ı "Görmeden ölünmemesi gereken yer" yapan ise sualtı dünyası. O güzel sualtı dünyası ise, bir sonraki Mısır yazımın konusu =)

10 kişi üşenmeyip içini döktü:

nazo dedi ki...

Mısır pek ilgimi çekmezdi.. şimdi hiç çekmiyor :)) Piramitlere ve sualtına değmiş yine de di mi? Değişik bir tecrübe olmuş en azınd :))

Aslı dedi ki...

İyi bir organizasyonla gidilse "hayatımın en güzel tatiliydi" dedirtebilir aslında, o dalıştan sonra hala şokunu yaşıyorum gördüklerimin, sen hayal et... Ama çok güvenilir bir tur olmalı, kalınan yerler 5 yıldızdan aşağı olmamalı, hatta mümkünse Şarm'dan Kahire'ye uçakla geçilmeli. İşte bunlar olursa tadından yenmez =)

Zeynep'in Evi dedi ki...

Mısırı merak edeceğim de aklımın uundan geçmezdi ama seni okuduktan sonra daha bir ilgilenir oldum..su altını merakla bekliyorum..
ayhh bide o pis olmaları çok fena..insan içtiiği sudan da bişiy anlamaz..yiyecek depolamak gerak sanırım bavulda:)

Aslı dedi ki...

Hakikaten çok pisler, ilk uyarı "sakın musluktan su içmeyin!" oldu, bu şekilde hastalananlar çok fazlaymış... Ama Zeynep, iyi bir sualtı fotoğraf makinesiyle gitsen çıldırırsın kesin!! Biz kullan-at makinelerden aldık o yüzden renkler de şekiller de hiç hoş çıkmadı tabii ama bir dahaki gidişimiz için bir makine kılıfı ya da Serrose'nin o sualtı makinesinden alıp öyle gitmek istiyorum!!

deniz dedi ki...

Aslı yine güzel fotograflar yayınlamışssın, ayrıntılı okuyamadaım tabii seyahatini.bir ara okuyucam inş. ben sana şunu sorcaktım. sanırım ikeadan kargoyla bişeyler almıştın kaç günde geldi hatırlıyomusun?

Aslı dedi ki...

Tüh canım ya maalesef hiç kargoyla alışveriş yapmadım IKEA'dan, hep mağazadan alıp getirdim... Üstelik belirli bir fiyat sınırı(300 tl gibi kalmış aklımda) var sanırım bu şekilde alışveriş yapmak için. Iraz'ın eşyalarını alacaksın sanırım??

deniz dedi ki...

yanlış hatırlamışım. evet buralardan bebek karyolası beğenemedim. düz beyaz sade bişey olsun istediğim için.bende ikeadan almaya karar verdim.

Aslı dedi ki...

İyi düşünmüşsün canım, IKEA'da kibar takımlar vardı. En doğru cevabı yine IKEA müşteri hizmetleri verir sanırım, belki yılbaşı olduğu için yoğunluk da olabilir bu aralar...

Marjo on makeup frenzy dedi ki...

Aaaa şok oldum okurken, aman aman.. Ben 3 ve 4 yıldızlı otellerin kötü olduğunu ve rus turistlerin çok olduğunu duymuştum, gitmeden otel reviewları okudum ben :P rusların pek takılmadığı 5 yıldızlı her şey dahilde kalmıştık o yüzden ama asla pişman olmadım, o kadar hizmete ve kaliteye verdiğim para azdı bile. Türkiye'de onların hizmetinin yarısını bulamıyorsun, bir daha gidecek olursanız tavsiye ederim :P

Aslı dedi ki...

Ah Marjo ah hiç sorma... Biz çok geç ayarladığımız için 5 yıldızlı turlarda yer yoktu, o yüzden mecburen 4 olsun demiştik. Pronto "Olur mu 4 yıldızda da rahat edersiniz, bize güvenin" demişti, tam güvenecek adamları bulmuşuz =)) Neyse o Alman turist gibi köpekbalığı parçalamadı bizi en azından, tek parça dönebildik =(

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails

Kim o?