Cumartesi öğlen motorumuza atlayıp Sivas'a doğru yola çıktık. Ben ilk bir saat kadar korkudan pır pır atan kalbimle uğraştığım için ilk mola yerimizde hiç fotoğrafımız yok:))
Bu gölü ve kıyısındaki ufak lokantayı görünce, kaza korkusunu da yolda önünden geçtiğimiz namluları ve jammerları unutup fotoğraf makinemi çıkardım.
Lokantanın sahibi gölün altında eski bir yerleşim alanı olduğunu ve su çoğu yerde derin olmadığı için kalıntıların görülebildiğini söyledi. Çöküntü sonucu oluşan bir gölmüş ve bazı bölümlerinde derinlik 55 metreymiş.
Gölde son resimdeki balıklarla birlikte 9 çeşit balık yaşıyormuş, resimlerdeki lokanta da balık lokantası :) Yola çıkmadan önce bruncha uğrayıp midemizi tıka basa doldurduğumuzdan bu defa soda içmekle yetindik ama bir dahaki sefere kesin balıkların da tadına bakarız.
Sivas'a gelip de Sivas Kongresi'nin yapıldığı binayı görmeden olur mu! Üstelik orduevinde kaldığımız için pencerelerimiz bile neredeyse birbirine bakıyordu:)) Zamanımız kısıtlı olduğu için içerisini gezmeyi maalesef bir sonraki Sivas yolculuğumuza bıraktık...
Sağ alt köşedeki adamlar ise azıcık kenara kayalık da fotoğraflara çıkmayalım diye düşünmek yerine daha da binaya yakın bir yere kurulup çaktırmadan bol bol poz verdiler:))
Aslında fotoğrafını çekmek istediğim çok güzel yerler vardı ama meydandaki tarihi yapıların önüne maçlar için dev ekran ve oturma yerleri kurulmuştu. Sokaklar ise marketlerin astığı balonlar ve bir haftadır devam eden bisiklet yarışları için koyulan engeller ile doluydu...
Sivas'ta en çok dikkatimi çeken şey esas caddesinin saat 12'ye gelirken bile inanılmaz kalabalık olmasıydı. İnsanlar doğu şehirlerinin hepsinde ve batı şehirlerinin bile çoğunda olduğu gibi erkenden evlerine kapanmıyorlar.
Pazar günü ise motorsiklet şenliğine katılmak için diğer arkadaşlarımızı beklerken önümüzdeki caddede devam eden bisiklet yarışını izledik. Ben tabii ki "Bekle bak, ben de böyle çok güzel bineceğim yakında bisiklete" diye eşimin başının etini yedim:)) Yarışın en hoş katılımcısı işe herkes sıcakta ayakta dikilirken kenardan keyifle yarışları takip eden bu amcaydı!
Bugünlük Sivas Yolculuğumuzdan bu kadar:) Motorsiklet şenliğinden çok fazla fotoğraf var, onlar da artık yarına:))
13 Temmuz, 2010
Motorsikletli Sivas Yolculuğu
Cumartesi öğlen motorumuza atlayıp Sivas'a doğru yola çıktık. Ben ilk bir saat kadar korkudan pır pır atan kalbimle uğraştığım için ilk mola yerimizde hiç fotoğrafımız yok:))
Bu gölü ve kıyısındaki ufak lokantayı görünce, kaza korkusunu da yolda önünden geçtiğimiz namluları ve jammerları unutup fotoğraf makinemi çıkardım.
Lokantanın sahibi gölün altında eski bir yerleşim alanı olduğunu ve su çoğu yerde derin olmadığı için kalıntıların görülebildiğini söyledi. Çöküntü sonucu oluşan bir gölmüş ve bazı bölümlerinde derinlik 55 metreymiş.
Gölde son resimdeki balıklarla birlikte 9 çeşit balık yaşıyormuş, resimlerdeki lokanta da balık lokantası :) Yola çıkmadan önce bruncha uğrayıp midemizi tıka basa doldurduğumuzdan bu defa soda içmekle yetindik ama bir dahaki sefere kesin balıkların da tadına bakarız.
Sivas'a gelip de Sivas Kongresi'nin yapıldığı binayı görmeden olur mu! Üstelik orduevinde kaldığımız için pencerelerimiz bile neredeyse birbirine bakıyordu:)) Zamanımız kısıtlı olduğu için içerisini gezmeyi maalesef bir sonraki Sivas yolculuğumuza bıraktık...
Sağ alt köşedeki adamlar ise azıcık kenara kayalık da fotoğraflara çıkmayalım diye düşünmek yerine daha da binaya yakın bir yere kurulup çaktırmadan bol bol poz verdiler:))
Aslında fotoğrafını çekmek istediğim çok güzel yerler vardı ama meydandaki tarihi yapıların önüne maçlar için dev ekran ve oturma yerleri kurulmuştu. Sokaklar ise marketlerin astığı balonlar ve bir haftadır devam eden bisiklet yarışları için koyulan engeller ile doluydu...
Sivas'ta en çok dikkatimi çeken şey esas caddesinin saat 12'ye gelirken bile inanılmaz kalabalık olmasıydı. İnsanlar doğu şehirlerinin hepsinde ve batı şehirlerinin bile çoğunda olduğu gibi erkenden evlerine kapanmıyorlar.
Pazar günü ise motorsiklet şenliğine katılmak için diğer arkadaşlarımızı beklerken önümüzdeki caddede devam eden bisiklet yarışını izledik. Ben tabii ki "Bekle bak, ben de böyle çok güzel bineceğim yakında bisiklete" diye eşimin başının etini yedim:)) Yarışın en hoş katılımcısı işe herkes sıcakta ayakta dikilirken kenardan keyifle yarışları takip eden bu amcaydı!
Bugünlük Sivas Yolculuğumuzdan bu kadar:) Motorsiklet şenliğinden çok fazla fotoğraf var, onlar da artık yarına:))
Bu gölü ve kıyısındaki ufak lokantayı görünce, kaza korkusunu da yolda önünden geçtiğimiz namluları ve jammerları unutup fotoğraf makinemi çıkardım.
Lokantanın sahibi gölün altında eski bir yerleşim alanı olduğunu ve su çoğu yerde derin olmadığı için kalıntıların görülebildiğini söyledi. Çöküntü sonucu oluşan bir gölmüş ve bazı bölümlerinde derinlik 55 metreymiş.
Gölde son resimdeki balıklarla birlikte 9 çeşit balık yaşıyormuş, resimlerdeki lokanta da balık lokantası :) Yola çıkmadan önce bruncha uğrayıp midemizi tıka basa doldurduğumuzdan bu defa soda içmekle yetindik ama bir dahaki sefere kesin balıkların da tadına bakarız.
Sivas'a gelip de Sivas Kongresi'nin yapıldığı binayı görmeden olur mu! Üstelik orduevinde kaldığımız için pencerelerimiz bile neredeyse birbirine bakıyordu:)) Zamanımız kısıtlı olduğu için içerisini gezmeyi maalesef bir sonraki Sivas yolculuğumuza bıraktık...
Sağ alt köşedeki adamlar ise azıcık kenara kayalık da fotoğraflara çıkmayalım diye düşünmek yerine daha da binaya yakın bir yere kurulup çaktırmadan bol bol poz verdiler:))
Aslında fotoğrafını çekmek istediğim çok güzel yerler vardı ama meydandaki tarihi yapıların önüne maçlar için dev ekran ve oturma yerleri kurulmuştu. Sokaklar ise marketlerin astığı balonlar ve bir haftadır devam eden bisiklet yarışları için koyulan engeller ile doluydu...
Sivas'ta en çok dikkatimi çeken şey esas caddesinin saat 12'ye gelirken bile inanılmaz kalabalık olmasıydı. İnsanlar doğu şehirlerinin hepsinde ve batı şehirlerinin bile çoğunda olduğu gibi erkenden evlerine kapanmıyorlar.
Pazar günü ise motorsiklet şenliğine katılmak için diğer arkadaşlarımızı beklerken önümüzdeki caddede devam eden bisiklet yarışını izledik. Ben tabii ki "Bekle bak, ben de böyle çok güzel bineceğim yakında bisiklete" diye eşimin başının etini yedim:)) Yarışın en hoş katılımcısı işe herkes sıcakta ayakta dikilirken kenardan keyifle yarışları takip eden bu amcaydı!
Bugünlük Sivas Yolculuğumuzdan bu kadar:) Motorsiklet şenliğinden çok fazla fotoğraf var, onlar da artık yarına:))
09 Temmuz, 2010
Motosikletle Sivas'a!
Yarın motorsikletimizle Sivas'a doğru yola çıkıyoruz... Sivas'ı ilk defa göreceğim ve indirimler devam ederken birkaç parçacık(!) alışveriş yapma şansım olacağı için seviniyorum ama aynı zamanda ilk defa motorla şehirler arası seyahat etmiş olacağım, bu da açıkçası korkutuyor...
Geçtiğimiz aylarda eski motorumuz varken eşimin arkasında 30-40km kadar şehir dışına çıkmıştım ama o mesafe bile (kullanan kişiden çok arkasında oturanın sarsıldığını düşünüyorum!) yorucu olmuştu... Yeni motorla biraz daha az sarsıcı olacağını zannediyorum ama? Eşim 2 hafta kadar önce motorla Kırklareli'den buraya 2 günde neredeyse 1250km geldi, çok daha uzun bir yolculuğu atlattığı için onda herhangi bir korku ya da stres yok tabii!
Eşyalarımı hazırlarken kalbim de pırpır çarpıyor... Kazasız gidip gelebiliriz inşallah...
Etiketler:
Yolculuk
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)