haber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
haber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

08 Ocak, 2012

Kutu Kutu Pense



Türkiye'de benzer bir uygulama yokken bir gün, yurtdışındaki "aylık olarak bir kutuda deneme ve seyahat boy ürünlerin gönderilmesi" uygulaması bizde de başladı. O günden beri de özellikle bloglarda "...box", "....kutu" yorumları aldı başını yürüdü! Hatta fazla yürüdü sanki ama neyse :D

Bu kutulardan beğenilere, kişisel tercihlere, cilt tipine uygun, kaliteli ürünler gönderenler, iletişime önem verenler hemen öne çıktı. Bunlara önem vermeden 20 yaşındaki üyeye kırışık azaltıcı krem gönderenler, saçı boyasız üyenin kutusunu boya koruyucu saç ürünleriyle, beyaz tenli üyenin kutusunu koyu renk ürünlerle dolduranlar, ama bence en çok da "vazgeçtik fiyatı artırıyoruz" diyenler hooop gözden düştüler...


Kutuların en çekici yanı sürpriz faktörü bence! Gönderim tarihine kadar içinden ne çıkacağını bilmemek, kargocu kutuyu uzatırken heyecanla kapağın açılacağı anı beklemek :)

İlk başlardaki "şu kutu da var, bu kutu da var, aa bak bu da yeni çıkmış" derken başım döndü ve biraz zaman geçmesini, uygulamaların oturmasını beklemeye karar verdim. İyi ki de öyle yapmışım :) Bir de ilk anda pek düşünmesem de "Benim için bu uygulama uygun mu?" diye düşünmeye başladım.

Genel olarak fiyatlar 19 tl ve bazı kutulara baktığımda "Evet bu fiyata fazlasıyla değer" diyorum. Ama her ay 19 tl'ye küçük sürpriz ürünler mi isterim yoksa seçeceğim tek bir ürünü alıp doya doya kullanmak mı? Mağazalardaki stand görevlileri problem çıkartmayı bırakırsa benim tercihim kesinlikle 2. seçenek!

Gelelim geçen hafta elime ulaşan kutuya! Evet ben de burada bir kutu göstereceğim, hala kararsız-kutusuz olanlar varsa diye :))

Aşağıdaki fotoğraflar Luxybox'a ait. Genel olarak açıklamak gerekirse pembe, tatlı bir kutuda geliyor. İçinden daha kapağı açarken hoş bir koku almaya başlıyorsunuz ve pembe kağıda sarılmış, incilerle süslenmiş paket karşımıza çıkıyor. Bu kutu blog yazarlarına giden standart kutu olduğu için yaş-cilt v.b. özelliklere göre düzenlenmiş değil. Üye olanlar için bu özelliklere göre düzenleme yapılacaktır diye tahmin ediyorum. Üyelik adresi http://www.luxybox.com/ şeklinde. Gerisini fotoğraflar göstersin :)





 


 



 

07 Haziran, 2011

Akbank Wings'in Sanal Kanatları


Geçtiğimiz aylarda “Sık sık uçakla seyahat ediyoruz, bari bir mil kartımız olsun da mil kazanalım” dedim, başladım mil puan veren kartları araştırmaya. Sonunda yıllardır çeşitli uygulamalarını kullandığımız(...)

06 Haziran, 2011

Akbank Wings'in Sanal Kanatları

Geçtiğimiz aylarda "Sık sık uçakla seyahat ediyoruz, bari bir mil kartımız olsun da mil kazanalım" dedim, başladım mil puan veren kartları araştırmaya. Sonunda yıllardır çeşitli uygulamalarını kullandığımız Akbank'ın Wings kartını almaya karar verdim. Hem de en sık uçtuğum Ankara Esenboğa Havalimanı' nda bir tek Wings' in  Lounge hizmeti vardı, daha ne olsundu? Zaten yurtdışı uçuşlarında da ailecek birlikte oturmak için Atatürk Havalimanı' ndaki Wings' e her birimiz için misafir olarak ödediğimiz 27TL'ler sinir bozucuydu...

Buraya kadar herşey güzel, yıllık kart ücreti olan 100tl kartımızdan çekildi, miller 3'er 5'er birikmeye başladı. Veee bummm....

Geçtiğimiz haftalarda uçağa daha 2,5 saat var diye gittiğim Ankara'daki lounge paldır küldür kapatılmış, kapıda "Wings kapatıldı, isterseniz 15 karşılığında bizim hizmetimizden yararlanabilirsiniz" dediler!


Aradan birkaç hafta geçti ve bugün Atatürk Havalimanı' ndaki Wings' e gittiğimizde bu defa da "Sizin kartınız mavi, sadece siyah kartlılara ücretsiz, isterseniz 25tl karşılığında yararlanabilirsiniz" cevabını aldık.

İnsanları bariz bir şekilde kandırıp kredi kartlarını aldırdıktan sonra "kusura bakmayın" diyerek birden tüm uygulamalarını bambaşka bir şeye dönüştüren Akbank, aferin sana! Hangi kanatlardan bahsediyorsunuz merak ediyorum.

Eğer mil kazandıran bir kredi kartı almayı düşünen varsa, bence tutarlı ve hilesiz bir kart seçmekte, Wings' ten uzak durmakta yarar var.

,

Resim

14 Mart, 2011

Özgürlük!

Mahkemenin Blogger için aldığı yayını durdurma kararını bilirkişi durdurdu ve önümüzdeki birkaç gün içinde blog yazarlarının sitelerine kavuşacağı haberi gazetelerde yayınlandı :) Günlerdir o kırmızı yazıyı görmek, sevdiğim yazarları okuyamamak çok can sıkıcıydı... Ne Digiturk ne Google, olan yine blog yazarlarına ve okurlarına oldu...

Dilerim tüm blog yazarları 2 haftadır biriken yazamadıkları herşeyi hemen yazar, buralar yine şenlenir!

07 Mart, 2011

Yedek Blog...

Blogun da yedeği olur mu demeyin, blogger yasaklandığından beri hepimiz bir yandan bu yasak kalksın diye umutla beklerken bir yandan da çözüm yolları arıyoruz. Ben de şimdilik blogspot ve (uzun zaman önce tembellikten vazgeçtiğim) wordpress üzerinden birlikte yazmaya karar verdim.

Blogspot uzantılı sayfaları açmakta sorun yaşıyorsanız www.kafdagininardindan.com adresinden ve kitapkurdununkutuphanesi.wordpress.com adresinden son yazıları takip edebilirsiniz.

Yasağın en kısa zamanda kalkması dileğiyle!

01 Mart, 2011

Bloguma Dokunma!


Hayatımdaki herşeye adım adım yasaklar geliyor... Şimdilik bu yazıyı okuyabiliyorsunuz belki ama yakında blogspot aracılığıyla okuduğunuz tüm yazılar, tüm bloglar, tüm hikayeler, tüm emekler uçup gidecek..

Blog yazıyor olmanıza gerek yok, gittiğimizde hayatınızda ufacık da olsa bir eksiklik hissedecekseniz lütfen bizi destekleyin! Facebook'ta "Bloguma Dokunma" grubuna üye olarak ve / veya twitterda #blogumadokunma diyerek yanımızda yer alın!

Bloguma Dokunma!


Hayatımdaki herşeye adım adım yasaklar geliyor... Şimdilik bu yazıyı okuyabiliyorsunuz belki ama yakında blogspot aracılığıyla okuduğunuz tüm yazılar, tüm bloglar, tüm hikayeler, tüm emekler uçup gidecek..

Blog yazıyor olmanıza gerek yok, gittiğimizde hayatınızda ufacık da olsa bir eksiklik hissedecekseniz lütfen bizi destekleyin! Facebook'ta "Bloguma Dokunma" grubuna üye olarak ve / veya twitterda #blogumadokunma diyerek yanımızda yer alın!

28 Şubat, 2011

Bilişimde Gelecek Var!

 
Evet, gelecek bilişimde ama ülkemizin öyle bir gelişime ihtiyaç duyduğu düşünülmüyor ki Bilgisayar (Bilişim Teknolojileri) dersi artık kademe kademe kaldırılıyor... Çocuklarımızı her türlü bilgi ve gelişmeden uzak tutmak için önce notla değerlendirimesi engellenen bilgisayar dersi bu yıl gelen bir yazı gereği 4. ve 5. sınıflarda artık okutulmayacak.

13 yaşına kadar bilgisayarlarını ve interneti başıboş kullanacak olan öğrenci 6. sınıfa geldiğinde ona internetin, bilgisayarın oyun oynamak, "feys", "meeseenee" ve hazır ödev indirmek dışında işlevleri de olduğunu anlatacağız. Yıllardır saatlerce oyun oynamaktan bağımlı olmuş, internette etik gözetmeden başıboş dolaşmış öğrenci o yaştan sonra "bilgi" "gelişme" "etik" "sağlık"gibi kavramlarla ilgilenir mi dersiniz?

"Ders"lerin kaldırılıp yerine saatlerce "Serbest etkinlik" konduğu, öğrencilerin çok düşük seviyelerle mezun edildiği, her türlü olumsuzluğun öğretmene yüklendiği, öğrencinin "saygı" kavramını çoktan kaybettiği bu eğitim sisteminin içinde yer almaktan çok mutsuzum. Mutsuzluğum ve rahatsızlığım dersimin kaldırılmaya çalışılması ve zamanla formatör olmaya zorlanacağım öngörüsüyle daha da arttı...

Eğer siz de "Bilişimin" eğitimin bir parçası olması gerektiğine inanıyorsanız, çocuklarımızın eğitimsiz ve bilinç şekilde bilgisayar ve internet dünyasında başıboş bırakılmaması gerektiğini düşünüyorsanız lütfen destek verin!

Destek vermek için buraya tıklayıp sadece adınız soyadınız ve e-posta adresiniz gibi temel bilgileri yazarak "İmzalıyorum" demeniz yeterli!

Not: Bilişim öyle önemli ki ülkemde, bugün yarın bloglarımız yasaklanacak ve belki de bu yazıyı zaten okuyamayacaksınız...

Bilişimde Gelecek Var!

 
Evet, gelecek bilişimde ama ülkemizin öyle bir gelişime ihtiyaç duyduğu düşünülmüyor ki Bilgisayar (Bilişim Teknolojileri) dersi artık kademe kademe kaldırılıyor... Çocuklarımızı her türlü bilgi ve gelişmeden uzak tutmak için önce notla değerlendirimesi engellenen bilgisayar dersi bu yıl gelen bir yazı gereği 4. ve 5. sınıflarda artık okutulmayacak.

13 yaşına kadar bilgisayarlarını ve interneti başıboş kullanacak olan öğrenci 6. sınıfa geldiğinde ona internetin, bilgisayarın oyun oynamak, "feys", "meeseenee" ve hazır ödev indirmek dışında işlevleri de olduğunu anlatacağız. Yıllardır saatlerce oyun oynamaktan bağımlı olmuş, internette etik gözetmeden başıboş dolaşmış öğrenci o yaştan sonra "bilgi" "gelişme" "etik" "sağlık"gibi kavramlarla ilgilenir mi dersiniz?

"Ders"lerin kaldırılıp yerine saatlerce "Serbest etkinlik" konduğu, öğrencilerin çok düşük seviyelerle mezun edildiği, her türlü olumsuzluğun öğretmene yüklendiği, öğrencinin "saygı" kavramını çoktan kaybettiği bu eğitim sisteminin içinde yer almaktan çok mutsuzum. Mutsuzluğum ve rahatsızlığım dersimin kaldırılmaya çalışılması ve zamanla formatör olmaya zorlanacağım öngörüsüyle daha da arttı...

Eğer siz de "Bilişimin" eğitimin bir parçası olması gerektiğine inanıyorsanız, çocuklarımızın eğitimsiz ve bilinç şekilde bilgisayar ve internet dünyasında başıboş bırakılmaması gerektiğini düşünüyorsanız lütfen destek verin!

Destek vermek için buraya tıklayıp sadece adınız soyadınız ve e-posta adresiniz gibi temel bilgileri yazarak "İmzalıyorum" demeniz yeterli!

Not: Bilişim öyle önemli ki ülkemde, bugün yarın bloglarımız yasaklanacak ve belki de bu yazıyı zaten okuyamayacaksınız...

27 Ocak, 2011

Ah Vodafone Ah!


Bildiğiniz gibi pazar günü eşim Tanzanya'ya tırmanışa gitti. Cep telefonumuzu Mısır'a giderken yurtdışı kullanımına açtığımız için bu defa arayıp açık olup olmadığını kontrol etmek aklımıza gelmedi bile... Ama tabii acı gerçek Tanzanya saatiye sabaha karşı 4te ortaya çıktı.

İki gündür eşimin telefonu kullanım dışı olduğu için birlikte gittiği ama benim iyi tanımadığım insanların telefonlarını arayıp onların eşimi çağırmalarını bekliyorum... Tabii bir de yorgun oldukları için uyuyor olma ihtimalleri yüzünden utanarak arıyorum her defasında.





Vodafone'u aradığımda bu konuda benim işlem yapmamın mümkün olmadığını, eşimin orada bir telefon bulup kendilerini araması gerektiğini söyledi. Dağda olduğunu, 5 dakika konuşmak için birinden telefon isteyemeyeceğini ve şarjlarını idareli kullanmaya çalıştıklarını söyledim ama kusura bakmayın dediler...

Aslında böyle hareketler yapmam ama beni mecbur bıraktılar =)) Kardeşime durumu anlattım, eşimmiş gibi arayıp hattı açtırdı. Annemler de arkadan onun bilemediği aile sorularının cevaplarını kopya vermiş =))
Kusura bakma Vodafone, sen de kendine göre haklısın müşteriyi korumaya çalışıyorsun, ama biz de sana ayıp olmasın diye 2 hafta haberleşmeden oturup endişeyle bekleyecek değildik ya!

Aklınızda bulunsun, ne kadar emin olursanız olun, "Ben yurtdışına kapattırmadım, hala açıktır" demeyin, mutlaka yola çıkmadan önce kontrolünüzü yapın!

Ah Vodafone Ah!


Bildiğiniz gibi pazar günü eşim Tanzanya'ya tırmanışa gitti. Cep telefonumuzu Mısır'a giderken yurtdışı kullanımına açtığımız için bu defa arayıp açık olup olmadığını kontrol etmek aklımıza gelmedi bile... Ama tabii acı gerçek Tanzanya saatiye sabaha karşı 4te ortaya çıktı.

İki gündür eşimin telefonu kullanım dışı olduğu için birlikte gittiği ama benim iyi tanımadığım insanların telefonlarını arayıp onların eşimi çağırmalarını bekliyorum... Tabii bir de yorgun oldukları için uyuyor olma ihtimalleri yüzünden utanarak arıyorum her defasında.





Vodafone'u aradığımda bu konuda benim işlem yapmamın mümkün olmadığını, eşimin orada bir telefon bulup kendilerini araması gerektiğini söyledi. Dağda olduğunu, 5 dakika konuşmak için birinden telefon isteyemeyeceğini ve şarjlarını idareli kullanmaya çalıştıklarını söyledim ama kusura bakmayın dediler...

Aslında böyle hareketler yapmam ama beni mecbur bıraktılar =)) Kardeşime durumu anlattım, eşimmiş gibi arayıp hattı açtırdı. Annemler de arkadan onun bilemediği aile sorularının cevaplarını kopya vermiş =))
Kusura bakma Vodafone, sen de kendine göre haklısın müşteriyi korumaya çalışıyorsun, ama biz de sana ayıp olmasın diye 2 hafta haberleşmeden oturup endişeyle bekleyecek değildik ya!

Aklınızda bulunsun, ne kadar emin olursanız olun, "Ben yurtdışına kapattırmadım, hala açıktır" demeyin, mutlaka yola çıkmadan önce kontrolünüzü yapın!

24 Kasım, 2010

Öğretmenim, Canım Benim Canım Benim


Bu benim 4. öğretmenler günüm... Her yıl daha da mı güzelleşiyor yoksa bana mı öyle geliyor acaba? 

Tüm öğretmenlerin ve MEB'e bağlı olmasa da bizden çok mesai yapan annelerin öğretmenler günü kutlu olsun!

Öğretmenim, Canım Benim Canım Benim


Bu benim 4. öğretmenler günüm... Her yıl daha da mı güzelleşiyor yoksa bana mı öyle geliyor acaba? 

Tüm öğretmenlerin ve MEB'e bağlı olmasa da bizden çok mesai yapan annelerin öğretmenler günü kutlu olsun!

02 Kasım, 2010

Bugün 1 Yaşındayım!


Bugün 2 kasım, yani blogum artık 1 yaşında =)

Bugün 1 Yaşındayım!


Bugün 2 kasım, yani blogum artık 1 yaşında =)

29 Ekim, 2010

Çifte Bayram


Bugün hepimiz için önemli bir gün, Cumhuriyet Bayramı, herkesin bayramı kutlu olsun. Daha kaç yaşını kutlayabileceğiz cumhuriyetin bilemiyorum ama en azından 87. yaşı kutlu olsun.


Bu günler Deniz için de bir bayram sevinciyle geçiyor olmalı, çünkü şurada bahsettiğim gibi minik kızı erken doğmuştu hatırlarsanız. Ama hayata tutunmuş ve herşey normal devam ediyormuş, bu da son günlerde aldığım en güzel haber oldu galiba =) İnşallah herşey güzel devam eder.

Çifte Bayram


Bugün hepimiz için önemli bir gün, Cumhuriyet Bayramı, herkesin bayramı kutlu olsun. Daha kaç yaşını kutlayabileceğiz cumhuriyetin bilemiyorum ama en azından 87. yaşı kutlu olsun.


Bu günler Deniz için de bir bayram sevinciyle geçiyor olmalı, çünkü şurada bahsettiğim gibi minik kızı erken doğmuştu hatırlarsanız. Ama hayata tutunmuş ve herşey normal devam ediyormuş, bu da son günlerde aldığım en güzel haber oldu galiba =) İnşallah herşey güzel devam eder.

01 Eylül, 2010

Döndüm!



Bir ay süren uzuuun tatilimiz maalesef dün sona erdi... Oyuncakçıdan dışarı sürüklenen çocuk gibi mızırdandım, küçük Emrah bakışlarıyla etrafı süzdüm, alt dudağım sarkık gezdim ama bugün seminerler başlayacağı için dönmek zorunda kaldık.

Tatil boyunca Ayvalık, İstanbul, Hırvatistan, Mostar, Karadağ, Marmaris ve Göcek'i gezdik. Fotoğrafları yükleyince güzelce anlatırım ama genel olarak bakarsak:

Ayvalık'ta kaldığımız iki haftayı değerlendirip yıllardır planladığımız ama bir türlü hayata geçiremediğimiz bir şeyi daha aradan çıkardık. Eşim zaten 3 yıldız dalgıçtı, ben ise hiç dalmamıştım. Bu böyle olmaz dedik, ben de eğitimimi aldım, 18 metrelik dalışımı da yaptım ve ilk yıldızımı kaptım:)


* Hırvatistan tatilimizin en güzel bölümüydü:) Havası, denizi, otelimiz, grubumuz, herşey çok hoştu. Söylemeden geçemeyeceğim: Ben ki yazları klimaya sarılıp da yatmak isterim, 8 gün klimayı açma gereği duymadık ve tek damla terlemedik?!!

* Mostar, Marmaris, Göcek ve Ayvalık sıcaktı ama İstanbul felaketti...  O sıcakta nasıl uyuyorsunuz, nasıl yaşıyorsunuz ey kliması olmayan İstanbullular??

* 30 günlük tatilin en az 25'inde deniz ürünleri yedim. Kalamar, levrek, mercan, papalina, karides, midye ve adını bilmediğim bir sürü balık:) Amaaa en çok da kendi tuttuğum balıkları;)

* Ayvalık ve Göcek'teki deniz kirlilikleri çok içime oturdu, özellikle Göcek beni hayal kırıklığına uğrattı.  Birşeyler yapmalı ama ne? Bilemiyorum...

* Objektifim tamirden geldiği için 16 gb fotoğraf çektim!! Ama 8gblık hafıza kartımı İstanbul'da unutmuşum, hafta içi postalanacak. O  fotoğraflar da geldikten sonra bol görselli (ve bol şunu da görün bunu da yapın tavsiyeli:)) yazılara hazır olun!

Döndüm!



Bir ay süren uzuuun tatilimiz maalesef dün sona erdi... Oyuncakçıdan dışarı sürüklenen çocuk gibi mızırdandım, küçük Emrah bakışlarıyla etrafı süzdüm, alt dudağım sarkık gezdim ama bugün seminerler başlayacağı için dönmek zorunda kaldık.

Tatil boyunca Ayvalık, İstanbul, Hırvatistan, Mostar, Karadağ, Marmaris ve Göcek'i gezdik. Fotoğrafları yükleyince güzelce anlatırım ama genel olarak bakarsak:

Ayvalık'ta kaldığımız iki haftayı değerlendirip yıllardır planladığımız ama bir türlü hayata geçiremediğimiz bir şeyi daha aradan çıkardık. Eşim zaten 3 yıldız dalgıçtı, ben ise hiç dalmamıştım. Bu böyle olmaz dedik, ben de eğitimimi aldım, 18 metrelik dalışımı da yaptım ve ilk yıldızımı kaptım:)


* Hırvatistan tatilimizin en güzel bölümüydü:) Havası, denizi, otelimiz, grubumuz, herşey çok hoştu. Söylemeden geçemeyeceğim: Ben ki yazları klimaya sarılıp da yatmak isterim, 8 gün klimayı açma gereği duymadık ve tek damla terlemedik?!!

* Mostar, Marmaris, Göcek ve Ayvalık sıcaktı ama İstanbul felaketti...  O sıcakta nasıl uyuyorsunuz, nasıl yaşıyorsunuz ey kliması olmayan İstanbullular??

* 30 günlük tatilin en az 25'inde deniz ürünleri yedim. Kalamar, levrek, mercan, papalina, karides, midye ve adını bilmediğim bir sürü balık:) Amaaa en çok da kendi tuttuğum balıkları;)

* Ayvalık ve Göcek'teki deniz kirlilikleri çok içime oturdu, özellikle Göcek beni hayal kırıklığına uğrattı.  Birşeyler yapmalı ama ne? Bilemiyorum...

* Objektifim tamirden geldiği için 16 gb fotoğraf çektim!! Ama 8gblık hafıza kartımı İstanbul'da unutmuşum, hafta içi postalanacak. O  fotoğraflar da geldikten sonra bol görselli (ve bol şunu da görün bunu da yapın tavsiyeli:)) yazılara hazır olun!

08 Haziran, 2010

Barış Manço Müzesi


Barış Manço'nun müze haline getirilen Moda'daki evi yarın açlılıyor. Vefat edeli 11 yıl olmuş, inanılmaz değil mi?









LinkWithin

Related Posts with Thumbnails

Kim o?